Düşene bir tekme de ben atmak istemem ama bazen işe yarıyor. | Open Subtitles | لا أحبذ ضرب رجل وهو راقد على الأرض لكنه يوفي بالغرض أحيانا |
Hep merak etmişimdir, bu arkasındaki silgimsi şey de neye yarıyor? | Open Subtitles | لطالما تساءلت، ما الغرض من النهاية المطاطية؟ |
Bıraksana. Belki o ufak gruplarda işe yarıyor olabilir. | Open Subtitles | بالله عليك ربما يفلح ذلك على الفرق الصغيرة |
İşe yarıyor. Tabii mavi "etkilenmedim" demekse. | Open Subtitles | إنها ناجحة ، لو أن اللون الازرق يشير إلى عدم الإعجاب |
Hayır. Sadece Freya ile işe yarıyor çünkü ikiziz. | Open Subtitles | كلا ، كلا ، الأمر يُجدي نفعاً فقط مع فريا لأنّنا كنّا توأمين |
- Çoğu ne işe yarıyor bilmiyorum ama kalkış için bu büyük, kırmızı tuşa basıldığını biliyorum. | Open Subtitles | لا أعلم كيف تعمل أغلبها لكن أعرف أنّ هذا الزر الأحمر هو زر الإقلاع. |
Gergin bir durumda kaba davranmak çok işe yarıyor sanki, değil mi? | Open Subtitles | لأنّ التصرّف بفظاظة يفيد دائماً في الظروف الحرجة، صحيح؟ |
Bence burada bizimle beraber olman senin işine yarıyor. | Open Subtitles | برأيي انه من الواضح ان اقامتك هنا عادت بالنفع عليك |
Fakat doğa için bu yerleri korumaya alma fikri işe yarıyor. | TED | لكن فكرة إنشاء أماكن بحرية من أجل الطبيعة فكرة فعالة. |
Giydiklerin, tavırların sende işe yaramış ve bende de işe yarıyor. | Open Subtitles | . إنه يعمل بالنسبة إليك . و يعمل بالنسبة إلي أيضاً |
Taştaki kılıç değil belki ama yine de işe yarıyor. | Open Subtitles | ليس سيفاً مغروساً في صخرة لكنّه ما يزال يفي بالغرض |
Bu bir balıkçı kaskı. Çok şık olmasa da fırtınalarda işe yarıyor. | Open Subtitles | إنها قبعه لصيادي الحيتان ، ليست جميلة جداً ولكن تفي بالغرض في العاصفه |
Tıpkı güreşteki bacak hareketleri gibi, oldukça işe yarıyor. | Open Subtitles | مثل حركات الساق في شكلٍ من أشكال المصارعة، وجميعها تفي بالغرض |
Bu büyü içinde kullanılmayan gücü çıkarmaya yarıyor. | Open Subtitles | الغرض من التعويذة هو إطلاق قواكِ الغير مستغلة |
Peki bu küçük kağıt parçası ne işe yarıyor? | Open Subtitles | و ما هو هذا الغرض من هذه الورقة الصغيرة ؟ |
Şu erkek losyonu işe yarıyor mu çaylak? | Open Subtitles | هل سائل الرجال هذا يفلح معك أيها الإختباري؟ |
Kalabalığa bakılırsa gösteri işe yarıyor. | Open Subtitles | وبالنظر إلى عدد الحاضرين أظن أن المجازفة ناجحة. |
Frank, o işkence gerçekten işe yarıyor mu? | Open Subtitles | هل التعذيب بالماء هذا يُجدي حقاً؟ |
- "Dört." - Bu ufak düğme ne işe yarıyor? | Open Subtitles | أربعة ماذا يفعل هذا الزر الصغير؟ |
Modaya uygun olarak geç gelmek kulüp çevrende işe yarıyor olabilir ama Wall Street'de hiç güven verici olmaz. | Open Subtitles | كونكَ متأخرٌ بأناقةٍ ربّما يفيد ناديكَ، لكنّه لا يوحي بالثقة في وول ستريت. |
Çocukken geçirdiğin onca zaman şimdi işe yarıyor. | Open Subtitles | يبدو أن كل الوقت الذي أضعتموه عندما كنا صغاراً قد عاد بالنفع |
Owen bana ultra güçlü ağrı kesicilerden verdi. Görünüşe göre işe yarıyor. | Open Subtitles | أعطاني أوين مسكنات شديدة القوة ، ويبدو أنها فعالة |
Denedim. İşe yarıyor. Bazı insanlar buna yaşam tarzı değişikliği diyor. | TED | أنا جربت ذلك. إنه يعمل. بعض الناس سيطلقون عليه تغيير نمط الحياة |
Üzerine kurduğumuz baskı işe yarıyor. | Open Subtitles | الضغط الذي نضعه عليه يأتي بثماره |
- Evet, harikayım! İşle aşkı karıştırma fikrim gerçekten işe yarıyor. | Open Subtitles | أجل بخير، فكرتي اللامعة بشأن دمج العمل والمتعة تعمل جيدأ |
- Bu hiç işe yarıyor mu? | Open Subtitles | هل نجح هذا الامر معكَ من قبل؟ أجلّ |
İşe yarıyor da. | Open Subtitles | تعزيز ردود الافعال الخاصة بك، وأنها تعمل. |
Bu şey işe yarıyor. İlk defa kullanmıyoruz. | Open Subtitles | هذا الجهاز يعمل جيدا انها ليست المره الاولي التي نستعمله فيها |