| Yüzünün nasıl yaralandığını, o çocuğun nasıl öldüğünü birilerine anlattım. | Open Subtitles | لقد أخبرتهم كيف تأذيت وكيف مات الصبي |
| Neler hissettiğini anlayabiliyorum fakat Angela'nın birinci saatte yaralandığını bilmiyordum. | Open Subtitles | أعرف ما تشعر به لكننا لم نعرف أن أنجليا أصيبت فى المرة الأولى |
| Bir toplu iğneyle yaralandığını söylediler. | Open Subtitles | لقد قال انك اصبت بدبوس. |
| Joseph, babanın kolej'de yaralandığını biliyorsun. | Open Subtitles | جوزيف انت تعلم ان والدك قد اصيب فى الجامعة |
| Evin için bir hayvanın yaralandığını söyle ve hemen kapat. | Open Subtitles | قولي فقط إنّ حيواناً تأذّى في المنزل ثمّ أقفلي الخطّ |
| Ne kadar kötü yaralandığını, bilmek istiyor. | Open Subtitles | يريد ان يعرف الى اى درجه من السوء بلغ جرحه |
| Gözlerinin içine bakıp nasıl yaralandığını görüyorum ve senin adına üzülüyorum. | Open Subtitles | عندما آنظر إلى عينيك يُمكنني رؤية كم أنتَ مجروح.. |
| Eve döndüğünde arkadaşının yaralandığını söyledi bana. | Open Subtitles | عندما عاد للمنزل أخبرني أن صديقك قد تأذى |
| Kadının düşündüklerinden daha kötü yaralandığını ve bir daha hiç çalışamayabileceğini söylüyorlar. | Open Subtitles | لقد تأذّت المرأة أكثر مما ظنّوا, وربّما لاتعمل مجدّداً |
| Test sırasında yaralandığını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنك أُصِبتِ في تلك التجربة... |
| - Neler oluyor? Bekle bir saniye. Bana az önce yaralandığını söylemiştin ama ? | Open Subtitles | لحظة واحدة ظننتك قلت أنك تأذيت |
| Ona işi bitirdiğini ama yaralandığını hastaneye gitmen gerektiğini söyleyeceksin, sonra da... bagajda biraz zaman geçireceksin. | Open Subtitles | ستخبره بأنك أنجزت المهمة، لكنك تأذيت وكان عليك الذهاب إلى المستشفى بعد ذلك... ستقضي وقتا قصيرا في صندوق سيارتك |
| İnsanların yaralandığını da hatırlıyorum. | Open Subtitles | أنا أيضا اتذكر الناس أن تأذيت. |
| Basına ayağının halıya takıldığını ve düşerek yaralandığını söyledi. | Open Subtitles | الآن هي قالت للصحافة أنّها أصيبت بذلك بسبب تعثرها فوق سجادة. |
| - Evet, yaralandığını söylemek için annesini arattırmıştım. | Open Subtitles | أجل، جعلت أحدهم يتصل بأمها، عندما عثرنا عليها، ليخبرها أنها أصيبت. |
| Tuzağa düştüğünüzde Isabella'nın yaralandığını biliyorum. | Open Subtitles | أهرف أن "ايزابيلا" أصيبت عندما وقعتم فى الكمين |
| İşteydim, her zaman ki gibi ve yaralandığını gördüm. | Open Subtitles | كالعادة، ورأيت أنك اصبت |
| yaralandığını gördüğünde paniklemiş olmalı. | Open Subtitles | عندما رأى بأنكِ قد تأذيتي. لابد انه قد اصيب بالذعر. |
| Bay Parmitt'in ciddi bir şekilde yaralandığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نفترض أنّ السيّد (بارمِت) تأذّى بشدّة. |
| Nasıl yaralandığını öğrenene kadar elini hareket ettiremezsin. | Open Subtitles | لا يمكن وضع يدكِ في مريض عندما لا تعرفين ما سبب جرحه . و لا تضعي يدكِ داخل مريض من الأصل |
| Testi onun geçip senin geçmediğin için yaralandığını ve kıskançlık ettiğini söyleyeceksin. | Open Subtitles | انك كنت مجروح وتشعر بالغيرة من انه نجح في الاختبار وانت لم تنجح |
| Daha önce birinin böylesine yaralandığını görmemiştim. | Open Subtitles | لم أرى شخصا تأذى بهذا السوء |
| Annemle birlikte dağ başında bir yerdeydik ama yine de yaralandığını biliyordum. | Open Subtitles | أنا و أمي كنّا لا زلنا على قمّة الجبل لكنني علمت أنها تأذّت |