Ancak bizim için, beyin sarsıntısını önleyebilecek teknolojinin yararlarını uygulayabilmek için düzenlemelere tabi tutulmalı. | TED | ولكن حتى ندرك فعلاً فوائد التقنية التي من الممكن أن تقي من الارتجاج الدماغي، يتطلب الأمر أن تخضع لضوابط. |
Şirket, katılımı artırmak için abonelerine hoş birer yazı göndererek programın yararlarını anlatmaya çalıştı. İlgilenenler için ücretsiz bir çağrı merkezi numarası verdi. | TED | ولجعل الأشخاص يتسجّلون، أرسلت لهم شركة الكهرباء رسالة لطيفة، أخبرتهم عن كافّة فوائد البرنامج، وطلبت منهم أيضًا الاتصال بالخط السريع إن كانوا مهتمين. |
Görevli doktorla görüşerek birleşmenin yararlarını öğrenmek istedim. | Open Subtitles | وألتقي بالأطباء المسؤولين كي أعرف فوائد الإندماج |
Bu, sigaranın yararlarını tütün sanayinden öğrenmek gibi bir şey. | Open Subtitles | هذا سيشبه التعلم بشأن فوائد التدخين مِن شركة التبغ. |
Kakaonun hamileler için yararlarını hiç bilmiyordum. | Open Subtitles | لم يكن لدي أي فكرة عن فوائد الكاكاو قبل الولادة |
Piyasanın yararlarını tanımlamak için seçim, özgürlük gibi sözcükler kullanırız ancak bize seçim, özgürlük ve isteğe bağlılığı veren şey zenginliktir. | TED | إننا نستخدم كلمات مثل الإختيار، الحرية لوصف فوائد السوق ولكن الثروة بمعناها الحرفي تعطينا الإختيار، الحرية، الانتقائية. |