Çocukken buna ilk tepkim... hayaletler gibi Yararsız ve gelenek dışı bir şey seçmek oldu. | Open Subtitles | لذا رد فعلي الأول كطفل كان أن اختار شيء عديم الفائدة وغير مألوف مثل الأشباح |
Senin tamamıyla Yararsız bir muhafız köpek olduğunu belirlemiş olduk. | Open Subtitles | لقد تأكدنا انك كلب حراسة عديم الفائدة تماما |
Ampulleri ve yangın dedektörünü değiştirebildiğin için şanslısın yoksa temelli Yararsız olurdun. | Open Subtitles | انت محوظوظ من انك قارد على تغير المصابيح وتقوم بالكشف عن التدخين والا لكنت عديم الفائدة |
- Senin ateş ettiğin yere. - Korkarım Yararsız. | Open Subtitles | لا ، وانما للمكان الذي كنت تصوب عليه هذا لافائدة منه ، ياصديقي |
Dikkatini başka yöne çekmek için herşeyi denedim ama Yararsız, ve annem gelmeden O'nu durdurmam gerek. | Open Subtitles | حاولت أن أجذب تركيزه إلي لكن لافائدة وأريده حقاً أن يتوقف قبل أن تعود أمي |
İşe yaramaz, Yararsız hayatlar - bunların ortadan kaldırılması gerek. | Open Subtitles | الحياة السقيمة, الحياة عديمة الفائدة كلها يجب ازاحتها من الطريق |
Bana dedi ki bu sahte evraklar medya ile alakalı ve yapmak zorunda olduğu en Yararsız şeydi. | TED | واخبرني ان هذه الوثائق كانت لأغراض إعلامية وكانت تلك الاقل فائدة من تلكم التي قام بها |
Bu durumda toksikolojik tarama Yararsız olacaktır. | Open Subtitles | في تلك الحالة, إختبارات المخدرات ستكون عديمة النفع |
Yıllarımı bu metalleri madenlerde arayarak bilimini mükemmelleştirerek geçirdim ama sadece Yararsız bir şey çıktı. | Open Subtitles | لقدقضيتسنواتأنقبعنالمواد, أتقن العلم , فقط لإجده عديم الفائدة |
Güneşsiz, geceleri senden bir farkı yok... Yararsız. | Open Subtitles | بدونه، هو مثلك في الليل... عديم الفائدة. |
Yaptığım çıkarım Yararsız bir alıştırmadan fazlası değil. | Open Subtitles | لا شيء أكثر من استنتاج عديم الفائدة |
İşe yaramaz. Anlamı Yararsız. | Open Subtitles | عديم الفائدة يعني لا فائدة منك |
Peki madem. Pornona dön öyleyse. Yararsız! | Open Subtitles | حسناً, عُد الى اباحتك, يا, عديم الفائدة! |
Ve aynı zamanda görmezden gelme Yararsız bir yiyen olmak. | Open Subtitles | وأيضا عار كونه آكلا عديم الفائدة. |
Hayır, efendim, bu Yararsız. | Open Subtitles | لا سيدي انه عديم الفائدة |
Matematik Yararsız, boşuna uğraş. | Open Subtitles | الرياضيات لافائدة منها اذا كانت مبنية على شيء عقيم |
Boş ver, Dimple, şu anda bunu konuşmak Yararsız. | Open Subtitles | (انسي ذلك يا (ديمبل لافائدة من قول هذا الان |
Şu ana kadar verdiğin bilgiler Yararsız. | Open Subtitles | حتى الآن معلوماتك عديمة الفائدة. اشياء البائع المتجول الرخيصة. لا قيمة لها. |
Ki öğrenciler buna "En Yararsız ders" diyorlar. | Open Subtitles | والتي سيطلقون عليها الطلبه أكثر ماده عديمة الفائدة |
Yani sonuçta bebeklere üstün körü bakacak olursanız baya Yararsız duruyorlar. | TED | فرغم كل شىء، لو أنك نظرت إلى الأطفال في ظاهرهم، فهم يبدون بلا فائدة. |