İşe yarayıp yaramadığını görmek için diş etlerini kürdanla uyarmışlar. | TED | ولقد حاولوا تحفيز اللثة بواسطة عود أسنان، ليروا ما إذا كان هذا هو سبب المشكلة |
antibiyotiklerin işe yarayıp yaramadığını görmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نعرفَ ما إذا كانت المضادات الحيويّةٌ تعمل |
Her zaman bunun işe yarayıp, yaramadığını görmek istemişimdir. | Open Subtitles | كنتُ أريد دائماً أن أرى ما إذا كان هذا يعمل. |
İşe yarayıp yaramadığını görelim. | Open Subtitles | لنرى إن كان سيعمل |
İtiraf etmeliyim ki gerçekten işe yarayıp yaramadığını gerçekten görmek istedim. | Open Subtitles | أَعترف أنني أردتُ معرفة إذا كان ينجح فعلاً |
İşe yarayıp yaramadığını anlamak birkaç dakika alacak. | Open Subtitles | لكنه سيستغرق بضع دقائق، لمعرفة ما إذا كان سيفلح |
İşe yarayıp yaramadığını bilemem ama çok pis yanıyor. | Open Subtitles | لا يمكنني القول ما إذا نفع ام لا ولكنّه يحرق كيف الحال ؟ |
Ve anlıyorum: İnsanlar sadece çalışmanın işe yarayıp yaramadığını değil, gerçekten de başarılı olup olmadığını bilmek istiyorlardı. Yani uzun vadede devam edecek bir aşk üretebiliyor muydu, yalnızca ufak bir hoşlanma değil, gerçek aşk, sürdürülebilir bir aşk. | TED | ولقد فهمت: أن الأشخاص لا يريدون فقط معرفة ما إذا كانت العملية ناجحة، بل هل نجحت العملية حقّا: يعني هل كانت هناك القدرة على إنتاج حبّ دائم، ليس فقط توليد حب، ولكن حب حقيقي، حب مستمر. |
(Kahkahalar) Tüm ALS hastalarında lityum işe yarıyor mu bilemem ama Humberto için işe yarayıp yaramadığını söyleyebilirim. | TED | ( ضحك ) أنا لا أستطيع أن أقول ما إذا كان الليثيوم ينفع مع كل مرضى ALS ، ولكنني أستطيع أن أقول فيما إذا كان ينفع مع همبيرتو . |