Silahlar ateşlendiğinde gürültü çıkaracak, Bayan Başkan Yardımcısı bu yüzden küfretmeyin. | Open Subtitles | عندما الأسلحة تَنفجرُ، هم سيطيرون، سيدتي نائبة الرئيس، لذا لا قسم. |
"Pasta kesilirken ve konuklar 'iyi ki doğdun' derken başkan Yardımcısı ortalıkta yoktu." | Open Subtitles | عندما قطعت الكعكة والضيوف غنو عيد ميلاد سعيد نائبة الرئيس لم يتم رؤيتها |
Efendim, aramayı Başkan Yardımcısı yaptı ancak planın kendisine ait olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | نائبُ الرئيس أجرى ذاك الاتّصال، لكنّني أستصعبُ تصديقَ أنّه دبّرَ أمرَ الطائرة. |
Union Pacific'in şantiye müdürü ve kıdemli başkan Yardımcısı görevi başkasına verildi. | Open Subtitles | وظيفة كبير المهندسين ونائب رئيس يونيون باسيفك قد تم أعطائها لشخص آخر |
Şimdi Başkan Yardımcısı'nın sinirlenme anına canlı olarak tanık oluyoruz. | Open Subtitles | سنَذْهبُ الآن بشكل مباشر إلى نائبِ الرئيس لنرى رد فعلها |
İyice kontrol etmezsem Başkan Yardımcısı'nın ofisinin önünden bile geçemem bir daha. | Open Subtitles | ان لم اتحقق جيدا فل استطيع المرور من امام مكتب نائب الرئيس |
Arama ilk geldiğinde doğal olarak şaka sanıp arayanı başımdan savdım ama sonra arayanın başkanın Yardımcısı olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | عندما تلقَّيت ذلك الإتصال، اعتبرت الأمر مُجرَّد هَوَس عقلي، حتى أدركت أنَّ الأمر مُتعلِّق بنائب رئيس البلدية |
Sayın Başkan Yardımcısı, tüm saygımla söylüyorum ama asırlardır başkan yardımcısının görevi başkanı kurtarmak için kıçtan almak olmuştur. | Open Subtitles | سيدتي نائبة الرئيس مع كامل الاحترام ذلك كان عمل نائب الرئيس على مر الأجيال أن تأخذي الرفسة لحماية الرئيسِ. |
Hem böylelikle bütün kitaplarınız başkan Yardımcısı tarafından imzalanmış olur. | Open Subtitles | بهذه الطريقة, كل كتبك ستكون موقعة من قبل نائبة الرئيس |
Başkan Yardımcısı başkanlığa adaylığını koyacağını duyurduğunda yanında olmanı istiyor. | Open Subtitles | نائبة الرئيس تريدك ان تكوني معها عندما تُعلنُ تَرشحها للرئاسة. |
Ve eğer istersen, başkan Yardımcısı olabilirsin. | Open Subtitles | وإن رغبتي بذلك يمكنك أن تكوني نائبة الرئيس |
- Bana bilgi verin. - Sayın Başkan Yardımcısı, bu taraftan. - Basını uzak tutuyoruz. | Open Subtitles | أعطوني التحديثات سيدتي نائبة الرئيس، من هنا لنبتعد عن رجال الصحافة |
Sayın Başkan Yardımcısı, üzgünüm. Radek'i serbest bırakamam. | Open Subtitles | أيها السيدة نائبة الرئيس، أنا آسف لا يمكنني الإفراج عنه |
Başkan Yardımcısı sizinle tanışmak istiyor. Size çok minnettar. | Open Subtitles | يُويدُ نائبُ الرئيس كثيراً لمُقَابَلَتك. |
Efendim, Başkan Yardımcısı muayene odasında değil. | Open Subtitles | سيّدي، نائبُ الرئيس غيرُ موجودٍ في غرفة فحص الطبيب. |
Ben Birleşik Devletleri'n Başkan Yardımcısı'yım ve öyle de kalacağım. | Open Subtitles | أنا نائبُ رئيسِ الولاياتِ المتّحدة و هكذا سيبقى الوضع |
Başkan ve başkan Yardımcısı yakın alanda tüm insanları tahliye emretti. | Open Subtitles | وكان الرئيس ونائب الرئيس وأمرت بإخلاء جميع المقيمين في المنطقة المجاورة. |
Meclis Başkanı... Başkan Yardımcısı... Kongre üyeleri... | Open Subtitles | حضرة رئيس المجلس ونائب الرئيس وأعضاء الكونغرس والشعب الأميركي |
Herkesin kendi görevi vardı; sekreter, başkan, başkan Yardımcısı. | Open Subtitles | كلاًّ منا كان لديه مهمة محددة، سكرتيرة ورئيس ونائب رئيس. |
- Başkan Yardımcısı'nın bize yapacağı ziyaret için çok heyecanlıyız. | Open Subtitles | نحن متحمسون جدا بخصوص زيارة نائبِ الرئيس اليوم. |
Birkaç güçlüğüne Müdür Yardımcısı ile görüşmek üzere Başkent'e gitmem gerek. | Open Subtitles | يجب ان أتوجه الى العاصمة ليومين للتحقق مع مكتب نائب المدير |
Sokağa çıkma yasağı var. Bize Başkan Yardımcısı dendi, sadece onu alacağız. | Open Subtitles | هناك حظر تجوّل وأبلغونا أن نأتي بنائب العمدة، فقط هو |