Pekâlâ, şarkı söylemek mühim bir şey değil. Sinirlerimi yatıştırıyor, o kadar. | Open Subtitles | لا يمكن اعتبار الغناء شيء هام إنه فقط يهدئ الأعصاب |
Sinirlerimi yatıştırıyor. | Open Subtitles | أنه يهدئ أعصابي |
Sinirlerimi yatıştırıyor. | Open Subtitles | أنه يهدئ أعصابي |
Sinirlendiğimde beni yatıştırıyor ve onunla zaman geçirmeye bayılıyorum. | Open Subtitles | إنها تهدئني عندما أغضب وأستمتع بقضاء وقتي معها |
Dokunuşun yatıştırıyor. | Open Subtitles | لمستك تهدئني بشدة. |
Her seferinde onu yatıştırıyor. | Open Subtitles | ذلك يهدئه كل مرة |
Seni yatıştırıyor mu bu? | Open Subtitles | وهل ذلك يريح بالك؟ |
Sinirlerimi yatıştırıyor. | Open Subtitles | هذا يهدئ الأعصاب |
Sinirimi yatıştırıyor. Bir dene. | Open Subtitles | هذا يهدئ أعصابي، جرب ذلك |
Senin için. Ama beni yatıştırıyor Walter. | Open Subtitles | -لكنّها تهدئني يا (والتر ). |
Trenin raylarda çıkardığı tahmin edilebilir sesler onu yatıştırıyor. | Open Subtitles | الإيقاع المتوقع للطقطقة يهدئه |
- Onu yatıştırıyor. | Open Subtitles | - فهذا يهدئه. |
Seni yatıştırıyor mu bu? | Open Subtitles | وهل ذلك يريح بالك؟ |