| Hastalandığı zaman eve gelirler, Yatağının yanında dururlar ve moral vermeye çalışırlardı. | Open Subtitles | عندما أصبح مريضا جاؤوا إلى البيت ووقفوا بجانب السرير وحاولوا إبهاج مزاجه |
| Yatağının yanında yangın söndürücü bulundurmak gibi mi? | Open Subtitles | انت تعني مثل ابقاء طفاية الحريق بجانب السرير ؟ |
| Ve korkarım, eski kocam Yatağının yanında, yerde uzanıyor. | Open Subtitles | وزوجي السابق متمدد على الأرض بجانب سريرك |
| Yatağının yanında oral seks kondomuyla dolu bir çekmece yok mu yani? | Open Subtitles | أليس عندكِ درج مليء بسد الأسنان بجانب سريرك ؟ سدّ الأسنان: تُستخدم لمنع انتشار الأمراض أثناء الممارسة الجنسية الفموية |
| Ve hepimiz onun etrafında toplandık Yatağının yanında bi mum vardı. | Open Subtitles | وكنا قد تجمعنا جميعا حوله وكانت هناك تلك الشمعة بجانب سريره |
| Bay Joyce Yatağının yanında Bobby'nin bir fotoğrafını tutuyor. | Open Subtitles | يحتفظ السيّد (جويس) بصورة بوبي) بجانب سريره) |
| Hayır, Yatağının yanında titan bir kasada kilitli iki sunuculu kapalı bir sistem. | Open Subtitles | لايمكن لانه نظام مغلق يعتمد على خادمين مغلق عليهم فى خزينه من التيتانيوم بجوار سريره |
| Farkettiği sonraki şey, boyutlar üstü bir yaratığın Yatağının yanında durup hoşnutsuz bir suratla tepeden bakmasıydı. | Open Subtitles | فجأة, رأي مخلوقا من عالم آخر يقف بجوار سريره و نظر له في غير رضا |
| Yatağının yanında enjektör bulunmuş. Kolunda da iğne izi varmış. | Open Subtitles | وجدوا حقنة بجانب السرير , و اثار إستخدام إبر في ذراعها |
| Yatağının yanında bir geniz spreyi bulundu... ve içi arıtılmış su ve kokain doluydu. | Open Subtitles | زجاجة الرذاذ الانفى وجدت بجانب السرير... كانت مملوءة بمحلول من الماء والكوكايين. |
| Yatağının yanında... hiç çiçek olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | لاحظت بان لا يوجد وردة بجانب السرير |
| General Arnold ilk yaralandığında Yatağının yanında iki dolu silah ve kılıç tutuyordu. | Open Subtitles | المرة الأولى التي جُرِحَ فيها السيد (أرنولد) إحتفظ بسيف و مسدسين بجانب السرير |
| Yatağının yanında hoş görüneceğini düşündüm. | Open Subtitles | ظننتها قد تبدو جميلة بجانب سريرك |
| İyi yaşadı, Bergin'in bir fotoğrafını Yatağının yanında tuttu. | Open Subtitles | عاش في حجيرة واحتفظ بصورة (برجين) بجانب سريره |
| Ah, bakın, görünüşe göre Bay Paynter Yatağının yanında bir not defteri, bir dolma kalem bir şişe mürekkep bulunduruyormuş, ve bu da dün gece yazdığı. | Open Subtitles | من الواضح ان السيد بينتر يحنفظ بمفكرة وقلم وزجاجة جبر بجوار سريره وهذا ما كتبه ليلة امس |
| Yulaf ezmesine ve tuvaletin Yatağının yanında olmasına bayılır. | Open Subtitles | إنه يحب دقيق الشوفان، ومرحاض بجوار سريره |