En büyük olasılıkta, yaptığınız şey onu sadece yavaşlatacaktır. | Open Subtitles | . وفي الغالب , ما تفعليه سيبطئ حركته فقط |
İyileşme süreci başlayana kadar bu tampon kanamayı yavaşlatacaktır. | Open Subtitles | هذا سيبطئ النزيف، أقلّها ريثما تنشط قدرة الشفاء. |
Şifalı bitkiler iğnenin etkisini yavaşlatacaktır. | Open Subtitles | وصفة عشب طبي سيبطئ من تأثير |
Zamanla aralarındaki çekim gücü göktaşının Dünya'yı ıskalaması için yeteri kadar yavaşlatacaktır. | Open Subtitles | على مدار الوقت، الجاذبية بينهما ستقوم بإبطاء الكويكب بما يكفي له ليتفادى الأرض |
Konvoyu çok yavaşlatacaktır. | Open Subtitles | سيتسبب بإبطاء الموكب لدرجة كبيرة |
Elijah'a zamanında ulaşırsam en azından gül ağacının zehrini yavaşlatacaktır. | Open Subtitles | بافتراض وصولي إلى (إيلايجا) في الوقت المناسب فأقله سيبطئ مفعول سم غصن الورد. |
İlerleyişimi yavaşlatacaktır. | Open Subtitles | لكن سيبطئ من وتيرة عملي. |