Çoğu zaman bu engin topraklarda, yayılmış olan Moğol ceylanları yılda bir kez yavrulamak için bir araya gelirler. | Open Subtitles | لمُعظم الوقتِ هم متفرّقون خلال هذا المنظر الطبيعي الواسعِ لكن مرة كل سَنَة يَجيئونَ سوية لولادة صغارهم. |
Göçmenler, kısa süren yaz bereketini değerlendirmek ve yavrulamak için gelirler. | Open Subtitles | لقد أتوا ليستفيدوا بأقصي قدر ممكن من الدفقة القصيرة من الطعام... و ينتجوا صغارهم... . |
Bazı hayvanlar kıyıya beslenmek için değil yavrulamak için gelirler. | Open Subtitles | بعض الحيوانات تأتي إلى الساحل، ليس للتغذي ولكن لتلد صغارها. |
Baharın başında, yavrulamak için buzun üstüne çıkarlar. | Open Subtitles | في بداية فصل الربيع تصعد فوق الجليد لتلد صغارها |
Her yıl, dişi kambur balinalar Antartika'daki beslenme bölgelerinden Avustralya'ya yavrulamak için yolculuk eder. | Open Subtitles | ترتحل إناث الحوت الأحدب سنويًا من مناطق تغذيتها في القارة القطبية الجنوبيّة إلى "أستراليا" لتلد صغارها |