(LISTSERV) Bu şekilde akademi dünyası dışındaki insanlara orman tepe örtüsünün önemine, güzelliğine, el değmemiş tepe örtülerinin gerekliliğine dair bilgiyi yaymaya çalışıyoruz. | TED | ولذا فإننا نحاول أن نشر المعلومات عن أهمية المظلة، جمال المظلة، ضرورة وجود المظلات السليمة، للناس من خارج الأكاديمية. |
Fahişeler hafiften bir şey yaymaya başladı mesela. | Open Subtitles | وفعل هذا مسؤوليتي المقسدة نشر العاهرات للمساحيق كمثال ؟ |
Çoğalabilen her organizma kendini olabildiğince büyük bir alana yaymaya çalışır. | Open Subtitles | أي كائن حي يعيد الإستنساخ عن طريق نشر نفسه في أكبر منطقة ممكنة |
Kabalık virüsüne son verelim ve naziklik yaymaya başlayalım. | TED | دعونا نضع حدًا لآفة الفظاظة ونبدأ بنشر الدماثة. |
Şehrin her tarafından duyulacak söylentileri yaymaya başlamıştı. | Open Subtitles | لذا , قام بنشر الشائعات عن الإكتتاب في أرجاء المدينة |
Bazıları onların aslan olmadığını düşündü çılgınlık yaymaya gelen ölmüş büyücülerin ruhları. | Open Subtitles | اعتقد البعض انهما ليس اسدين انما ارواح اطباء تقليديين عادوا لنشر الجنون |
Her sektörün kendi gerçekleri ve bu gerçekler hakkında farkındalık yaymaya çalışan kuruluşlar var. | TED | كل القطاعات المختلفة لديها حقائق، وهناك منظمات تسعى لنشر الوعي عن هذه الحقائق. |
Ben sadece biraz güzellik ve mutluluk yaymaya çalıştım. | Open Subtitles | لقد حاولت أن انشر بعض الجمال والسعادة |
Ama tanıyorum onu, hiçbir şey olmamış gibi davranacak ve etrafa yaymaya devam edecek. | Open Subtitles | أنا أعرفه ، سيتصرف وكأن شيئاً لم يحدث وسيستمر في نشر ذلك |
- Herkese yaymaya çalıştım. | Open Subtitles | كم عدد الاشخاص الذي يعلمون بشأن هذا ؟ . كان علي نشر الخبر للجميع |
Aşırı uçta yaşayan ve korku yaymaya kararlı insanlar tarafından gerçekleştirildiler. | Open Subtitles | لقد كان ذلك من فعل متطرفين بشر ...مصممين على نشر الخوف |
Zorunlu iniş de olsa çıkıp hastalığı yaymaya çalışacaklardır. | Open Subtitles | سقوط أم لا سيحاولون الخروج و نشر العدوى |
İksirlerini yaymaya başlamışlar. Tanrım! İksirlerini yaymaya başlamışlar. | Open Subtitles | تباً , لقد بدأوا في نشر الجرعة |
Aslında, kendimi sitenizin mutluluğunu ulaşabildiğim herkese yaymaya adadım. | Open Subtitles | فى الحقيقة لقد قررت اننى سأساعدك بنشر الفرحة على موقعك بأكثر عدد ممكن من الناس |
Onun hakkında tüm o dedikoduları yaymaya başlayan sendin. | Open Subtitles | انت التي بدأت بنشر كل تلك الإشاعات حولها |
Siz bu yalanlarınızı yaymaya devam ederseniz bu bir sorun olacak. | Open Subtitles | و إذا إستمريت بنشر الأكاذيب فستكون هناك مُشكلة |
Diyelim ki size benzeyen bu hatun virüsü yaymaya kalktı. - O zaman onu öldürebilir miyim? | Open Subtitles | لنقل أن تلك الفتاة التي لديها نفس نموذج جسدك قد قامت بنشر الفايروس. |
Tıpkı ağ kafesler gibi bu göletler, kirlilik ve hastalık yaymaya yatkın. | TED | كالحظائر، هذه البرك عرضة لنشر التلوث والأمراض. |
Şimdi, söyle bana, Köken'i bu dünyaya yaymaya gelmiş olan inançlılara ne oldu? | Open Subtitles | الأن , أخبرنى ما الذى حَدثَ إلى المؤمنين الذين جاؤوا لنشر الأصلِ |
Gençtim. Tohumlarımı uzaklara yaymaya mahkumdum. | Open Subtitles | كنت شاب ومقرر ان انشر نسلي في كل مكان |
Tek bir fikirde özetlersen sence şu anda senin yaymaya değerli bulduğun fikir ne? | TED | هل بإمكانك إختصار هذه المحادثة في فكرة واحدة ماهي فكرتك التي تستحق النشر الآن في هذه اللحظة؟ |