İhtiyacımız olan son şey yaz boyu burada kalacak bir hanımevladı çocuk. | Open Subtitles | أخر شئ نحتاجة هو ولد مخنث صغير يتسكع طوال الصيف |
Herkes yaz boyu birlikte olduğum tek kişinin Pierre Balmain*'deki terzi olduğunu biliyor. | Open Subtitles | الجميع يعلم بأن الشاب الوحيد الذي كان في بنطالي طوال الصيف هو الخياط في بيرير بالمان |
yaz boyu rahatlayıp keyfine bakarsın. | Open Subtitles | يمكنك قضاء طوال الصيف ، مسترخيا تتمتع بالجمال |
Franklin de yaz boyu ezik arkadaşlarıyla evimde takıldı. | Open Subtitles | فرانكلين كان يتسكع حوال بيتي طوال الصيف مع صديقها المغفل |
Koca yaz boyu günde üç öğün şirretliğe göğüs gerdim. | Open Subtitles | ثلاث وجبات من العبودية طوال الصيف |
yaz boyu Kaliforniya'dan nefret ettim biliyor musun? | Open Subtitles | لكي تعلم طوال الصيف ، كرهت كاليفورنيا |
Empire'ın ödemelerini yaz boyu yapmamış. | Open Subtitles | لم يدفع فاتورة الإمبراطورية طوال الصيف |
Annen, yaz boyu bir sürü eşyayla ilgili bize geldi. | Open Subtitles | فأمك قد جاءت بكل أغراضها طوال الصيف |
Bütün yaz boyu mutfakta çalışmak zorunda kaldık. | Open Subtitles | لقد جعلتني أعمل في المطعم طوال الصيف. |
Onunla yaz boyu çıktım. | Open Subtitles | لقد واعدته طوال الصيف |
yaz boyu sadece bir kere gelirdi. | Open Subtitles | يأتي مرة واحدة طوال الصيف |
yaz boyu aramalarımdan kaçtığını biliyorum ama Nate ile konuştum ve kimse Serena'nın nerede olduğunu bilmiyor. | Open Subtitles | أعلم أنك كُنتُ تتجاهل مكالماتي طوال الصيف. لكني تحدثت مع (نيت). ولا احد يعلم أين (سيرينا). |
Bay Famosa, dalgaların tüm yaz boyu sakin olduğuna dair beni temin etti. | Open Subtitles | سيّد (فاموسا) يؤكد لي أن المد والجذر كان هاديء طوال الصيف. |
Bayan Serena? Onu tüm yaz boyu görmedim. | Open Subtitles | الأنسة (سيرينا)، لم أراها طوال الصيف. |