"yazdılar" - Translation from Turkish to Arabic

    • كتبوا
        
    • وكتبوا
        
    • قاموا بتسجيل
        
    • ألّفوا
        
    Onlar sevgiyi, büyüyü, güzelliği, kökenimizin tarihini ve felsefesini gelecek neslin vücutlarına yazdılar. TED كتبوا بها الحب السحر الجمال تاريخ و فلسفة نسبنا على أجساد الجيل التالي
    Bu görüşü desteklemek için çizelgeme Yale Hukuk Fakültesi ödevimi yapamadığımı yazdılar. TED و ليدعموا ذلك فقد كتبوا في ملفي بأنني غير قادرة على متابعة دراستي في كلية الحقوق بجامعة ييل
    Her şeyin aynı olmasından bıktıklarını yazdılar. TED كتبوا انهم ضاقوا ذرعا بتشابه كل شي حولهم.
    Ama bunları iyi bir şeklide kullandılar ve harika şarkılar yazdılar. Open Subtitles ولكنهم وضعوا كل تلك الدراما في استخدام جيد وكتبوا أغنية جميلة
    Bence gerçek tarihimizi örtbas ettiler ve Roma'nın işine gelecek şekilde yazdılar. Open Subtitles أعتقد أنهم كتموا تاريحنا الحقيقي، وكتبوا لنا المفضل لدى روما.
    Polisler buradaydı, plakayı yazdılar. Open Subtitles كان هناك بعض رجال الشرطة هنا الليلة قاموا بتسجيل أرقام السيارات
    Önce bütün gazetelerde haberi çıktı, sonra hakkında bir kitap yazdılar ve kitabın kaseti çıktı, sonra masaüstü oyunu. Open Subtitles فى بادىء الأمر كنت فى كل الصحف, وبعدها ألّفوا كتاباً عنها, وبعدها الكتاب على شريط, وبعدها لعبة الطاولة,
    Bu konu üzerine neredeyse bin sayfa yazdılar. Tüm o sayfalar 113 ülkeden 400'den fazla bilim insanı tarafından gözden geçirildi. TED كتبوا حوالي الألف صفحة عن الموضوع وكل هذه الصفحات راجعها أكثر من 400 عالم ومُراجِع من 113 بلد.
    Bugün arena rock'ı adını verdiğimiz şeyi yazdılar, yani orta hızda balatlar. TED و كتبوا ما يدعى الآن بروك الساحات، وهي أغاني ذات رتم متوسط السرعة.
    Maggie'nin CD'lerindeki bütün şarkıları yazdılar. Open Subtitles كتبوا كل الأغاني على شريط الأطفال الخاص بماجي
    En azından, onlar birbirlerine harika, işkence dolu, hastalıklı aşk şiirleri yazdılar. Open Subtitles على الاقل كتبوا أروع تعذيب وقصائد حب مريض
    Babası ve ailesinin diğer üyeleri, gençliğinin hatrına, ona merhamet göstermeniz için size yalvaran mektuplar yazdılar Majesteleri. Open Subtitles والده وغيره من أفراد عائلته قد كتبوا إلى جلالتك متوسلين بصغر سنه لإظهار الرحمة
    Belki de numaramı yanlış yazdılar, belki de ben saati yanlış yazdım. Open Subtitles ربما كتبوا رقمي بالخطأ أو أني أخطأت بالوقت
    Evet. Eski asistanları onun ne kadar sert biri olduğu hakkında kitaplar yazdılar. Güç sahibi şirret bir kadın. Open Subtitles أجل، مُساعدون سابقون لها قد كتبوا كتب عن شدّة قسوتها، سيّدة مُستبدّة تمضع الناس وتبصقهم.
    Yani bu adamlar benim kahramanlarım, çünkü "Geleceğe Dönüş"ü yazdılar. Open Subtitles أعني، هؤلاء هم سبب أبطالي "كتبوا" العودة إلى المستقبل "
    Sürekli olarak antene ping atan yarımyamalak bir kod yazdılar. Open Subtitles لقد كتبوا برمجة سيئة ترهق اللاقط من أجل فراغ لعبور البث
    Bize nefret mektupları verdiler, dolaplarımıza çok kötü şeyler yazdılar ve çift ırklı olduğum için ''İkisi birden olamazsın, siyah ya da beyazdan birini seçmek zorundasın.'' TED وأعطونا رسائل كراهية، وكتبوا أشياء فظيعة على خزاناتنا ولأني ثنائية العرق، كانوا يقولون لي، "لا يمكن أن تكوني الاثنين. يجب أن تختاري، بيضاء أو سوداء."
    Japonya, İsveç, Almanya, İskoçya, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nde bulduk ve kendi aralarında, şempanzelerin karmaşık bilişsel kapasitesinin, ayrı ayrı veya beraberce 40'tan fazla yolla otonomi ve özgür irade için yeterli olduğunu gösterdikleri 100 sayfalık bir yeminli ifade yazdılar. TED وجدناهم في اليابان, السويد ,المانيا, سكوتلندا, انقاترا و الولايات المتحدة, و غيرها , وكتبوا 100 صفحة من الافادات التي نصوا عليها بأكثر من 40 طربقة و التي جمعت فيها قدراتهم المعرفية, سوى كانت فردية او جماعية , كلها اضيفت الى الحق في الحكم الذاتي و تقرير المصير.
    Polisler buradaydı, plakayı yazdılar. Open Subtitles كان هناك بعض رجال الشرطة هنا الليلة قاموا بتسجيل أرقام السيارات
    Önce bütün gazetelerde haberi çıktı, sonra hakkında bir kitap yazdılar ve kitabın kaseti çıktı, sonra masaüstü oyunu. Open Subtitles فى بادىء الأمر كنت فى كل الصحف, وبعدها ألّفوا كتاباً عنها, وبعدها الكتاب على شريط, وبعدها لعبة الطاولة,

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more