Hayır, sadece orta boy ve kiloda olup yeşil bir kamyonet kullandığını söylemiş. | Open Subtitles | كلاّ. جلّ ما استطاع قوله أنّه كان متوسط الطول، والبنية، ويقود شاحنة خضراء |
Daha bu sabah yeşil bir deniz kaplumbağası doğaya geri gönderildi. | Open Subtitles | لقد قاموا هذا الصباح بتحرير سلحفاة .بحرية خضراء لتعود الى موطنها |
Çevredeki tüm polisler eski model yeşil bir araç için tetikte. | Open Subtitles | لقد تلقينا بلاغاً للتوِ من المنطقةِ المحيطة بخصوصِ سيارةً خضراء قديمة |
Clinton dışarı çıktı ve yanında yeşil bir masa ile döndü. | Open Subtitles | ذهب وكلينتون الى هناك وانه عاد في مع هذا المكتب الخضراء. |
Fikirlerden biri, 11 ülkeden geçen yeşil bir duvar örmek. | Open Subtitles | إحدى الأفكار هي بناء جدار أخضر للأشجار عبر 11 بلد. |
Adımı vermemeyi tercih ederim ama evdeyken yeşil bir spor çantası vardı. | Open Subtitles | لا أفضل قول إسمي، ولكني كنتُ في المنزل وكان هناك حقيبة خضراء |
Bu, yeşil bir floresan balığını ya da herhangi bir omurgalıyı ilk kez görüşümüzdü. | TED | إنها المرة الأولى التي نرى فيها سمكة خضراء متوهجة أو أي حيوان فقاري هكذا. |
yeşil bir kaynaktan geliyor diye tabaktaki gıdaya saygısızca davranamayız. | TED | فقط لأنه يأتي من مصادر خضراء لا يعني أن بامكاننا معاملته بدون إعتبار للصحن. |
İpek kumaştan yeşil bir perde,... gül desenli duvar kağıdı ve altın kaplama bir saat. | Open Subtitles | هناك ستائر دمشقية خضراء ورق حائط به ورود وساعة خزفية |
Elbette yükledim. Geçen hafta. Eski yeşil bir kamyoneti vardı. | Open Subtitles | الماضي طبعًا، الأسبوع في سيّارة خضراء من نوع واجون. |
Olay yerine yaklaşan beyaz bir adam var. Üstünde yelek var ve elinde yeşil bir sırt çantası taşıyor. | Open Subtitles | رجل أبيض يحمل حقيبة خضراء يقترب من الهدف |
Sabah yeşil bir gökyüzü... uyarmalısın komşunu. | Open Subtitles | السماء خضراء صباحاً فليسمع الجار تحذيراً |
Ben de yeşil bir kamyonetin yanında durdum. | Open Subtitles | و توقفت جنبا إلى جنب مع شاحنة صغيرة خضراء |
Ordu büyük ve yeşil bir polisiye makine değildir. Başkana polisle yetinmesi gerektiğini tavsiye ettim. | Open Subtitles | الجيش ليس آلة حرب خضراء هذا ما نصحت به الرئيس |
Ateş edildiği sıralarda, yeşil bir cip gördüğünü söylemiş. | Open Subtitles | يتذكر رؤية سيارة جيب خضراء كانت متوقفة في الميدان في وقت قريب لاطلاق النار |
İşte aradıkları şey orada : lezzetli yeşil bir yaprak. | Open Subtitles | هذا ما تبحث عنه بالظبط أوراق خضراء مملوء بالعصير |
Kısa bir süre sonra yeşil bir arazi aracı park alanını şu taraftan hızla terk etmiş. | Open Subtitles | بعد وقت قصير, سيارة رياضية خضراء انطلقت مسرعة من ذلك المرآب هناك |
yeşil bir arazi aracı kullanıyor. | Open Subtitles | والذي يقود سيارة رياضية خضراء ذات طراز قديم |
Tasarımı kurban ve suçlunun diyalog kurduğu dairesel yapılar içeren yeşil bir kampüs alanı. | TED | هذه المرج الخضراء مليئة بالهياكل الدائرية للحوار بين الضحايا والجُناة. |
Size yardımcı olması için tam sağınızda yeşil bir karalama defteri var. | Open Subtitles | في الطلب من اجل المساعدة في جهودكم يوجد على يمينكم دفتر أخضر |
Belinden kuşaklı, V yaka çok seksi yeşil bir önlük. | Open Subtitles | رداء الأطباء الأخضر, برباط عند الخصر مثير جداً, رقبة ضيقة |