Evet, bir yelkenli onu kanalda görmüş. | Open Subtitles | أجل قارب إبحار شاهده خارح من القنال إنه قرش الثور , شديد العدائية |
Babamın göl evindeki eski tekne ile yelkenli kullanmayı öğrendim. | Open Subtitles | تعلّمت الإبحار على مركب قديم لأبي من بيت البحيرة |
Güzel bir yelkenli gibi rüzgârın esmesini bekliyorum. Arada bağlantı kurabilirim. Evet. | Open Subtitles | كمركب شراعي تنتظر ان تهب الريح لتحركها نعم عندما تقاعدت لم اعلم |
17 bin deniz mili yolculuk yapmış Norveç yelkenli gemisi Christian Radich'in hikayesi. | Open Subtitles | القصة الحقيقية عن رحلة الـ 17,000 ميل بحـــري للسفينة الشراعية النرويجية, الرايخ المسيحي، |
Orada yelkenli ya da pelikanlar yok ama bir şekilde katlanacağım. | Open Subtitles | لا توجد بجعات و لا قوارب شراعية في العاصمة لكنّي سأدير الامر بطريقة ما |
Annen televizyondaydı, yelkenli gemiyi görmeliydin. | Open Subtitles | أمك ظهرت في التلفاز، واستطعتُ رؤية القارب الشراعي. |
Çok geçmeden Avrupalılar büyük, yelkenli gemilerle geldiler. | Open Subtitles | وبعدها وصل الأوربيين في سُفن إبحار كبيرة |
Basit bir yelkenli tekneyi aldık ve uzun ağır bir şeyi çekmeyi denedik ama gemiyi ön ve arkaya çevirdikçe kaybettiğimiz iki şey şunlardı: Çekme gücü ve yönü. | TED | قمنا فقط بأخذ قارب إبحار بسيط وحاولنا جر شيء طويل وثقيل، لكن ونحن نغير الاتجاه ذهابا وإيابا، ما فقدناه كان أمرين: كنا نفقد قوة الجذب والتوجيه. |
Fakat yelkenli teknenin yeni özellikleri. | TED | إنها خصائص جديدة لقارب إبحار. |
yelkenli şimdi iyi fikir gibi duruyor değil mi? | Open Subtitles | قارب الإبحار يبدوا جيداَ الآن أليس كذلك ؟ |
İşte o zaman muhabirlerimden biri onun yelkenli eğitmeni ile göründüğünü söyledi. | Open Subtitles | حيث أخبرني أحد الصحفيين أنها شوهدت مع مدرّب الإبحار الخاص بها |
Seren yelkenli bir gemide, yelkenin tam açılmasına ne denir? | Open Subtitles | على السفن الشراعيه يُنظم الإبحار إلى الأمام ماتسمية ذلك؟ |
- Tabii işimi çok seviyorum ama hep bir yelkenli satın alıp güzel bir kadınla Akdenizde gezmek istemişimdir. | Open Subtitles | احب وظيفتي لكن ان حلمي دائما شراء مركب شراعي |
Söylenenlere göre yelkenli gemiymiş ve ülkeye dışarıdan mal getirip götürüyormuş ama kimse bu konu hakkında konuşmak istemiyor. | Open Subtitles | مركب شراعي كبير, يقال أنه ينقل الأشياء من وإلى الدولة ولكن لا أحد يريد التحدث بأمره |
Evet, her şey kapalı halde olurdu ve ayrıca yelkenli tekneydi. | Open Subtitles | آه، نعم، مع إطفاء كل شيء وعلى متن قارب شراعي |
Elsa, mesela çalışmalarım, Akademi'deki meslektaşlarım, arkadaşlarımız, yelkenli teknem, bu ev. | Open Subtitles | ايلسا , هذا حول عملي زوملائي في الاكاديمية اصدقائنا, مراكبي الشراعية |
yelkenli tasarlamayı da seviyorum. | TED | أحب في الحقيقة تصميم القوارب الشراعية كذلك. |
Orada yelkenli ya da pelikanlar yok ama bir şekilde katlanacağım. | Open Subtitles | لا توجد بجعات و لا قوارب شراعية في العاصمة لكنّي سأدير الامر بطريقة ما |
Bir yer hayal edin, komşularınız çocuklarınızı isimleriyle selamlıyor, görkemli manzaraları olan bir yer, sadece 20 dakika araba sürüp yelkenli teknenizi suya koyabileceğiniz bir yer. | TED | تخيلوا مكانا يحيّي فيه الجيران أبناءكم بأسمائهم مكانا تحيط به مشاهد خلابة؛ مكانا يمكنك القيادة فيه لمدة 20 دقيقة وتضع مركبك الشراعي على الماء. |
Rüzgara doğru baktığında, üzerine doğru gelen tek direkli bir yelkenli görmüş. | Open Subtitles | كان ينظر لاتجاه الريح ووجد سفينه شراعيه صغيره على يمينه |
Kara yelkenli bir gemi. | Open Subtitles | سفينة بأشرعة سوداء |
Acaba oraya açılmak için yelkenli bir sal yapamazmıydım? | Open Subtitles | ُلا استطيع الابحار لاصل اليه |
Hep istediğin kırmızı yelkenli tekne. | Open Subtitles | القارب الذي تحلم به مع أشرعه حمراء |
Japan Aerospace [Keşif] Ajansı bir solar yelkenli uçurdu, burda yelkenin açıldığını görüyorsunuz, ve hala kat çizgilerini görebiliyorsunuz. | TED | منظمة بحوث الفضاء اليابانية أطلقت شراعا شمسيا، ويمكنك أن ترى هنا بأن الشراع قد توسع، ويمكنك أيضا رؤية خطوط الطية |