yemek sırasında biraz konuşmaya çalıştım. Öyle donmuş gibi oturdu. | Open Subtitles | حاولتُ التحدّثَ معهُ خلال العشاء جلسَ هُناك متجمداً كالسَهلِ الأجرَد |
Biliyor musun, yemek sırasında kapıya bakmamam gerekiyor. | Open Subtitles | أتعلمين ، لا يُفترض علي أن أفتح الباب خلال العشاء |
Umarım yemek sırasında da böyle davranmazsın. | Open Subtitles | . أتمنى أن لا تفضل هذا أثناء الغداء هذا ؟ |
yemek sırasında adamlarıma arabanı arattım. | Open Subtitles | كان لدي رجالي يبحثون في سيارتكِ أثناء الغداء. |
Hemen hemen. Zeki olanlar, kaçış hikâyesine yemek sırasında çalışıyorlar. | Open Subtitles | ولكن الأذكياء يعملون على قصة هروبهم أثناء العشاء |
yemek sırasında kapıya bakmayı seviyorum ve açıkçası pizzayı plastik tabaktan yemekten başka hiçbir şey beni bu kadar mutlu edemez. | Open Subtitles | وأحب أن أفتح الباب أثناء العشاء وبصراحة لاشئ يسعدني أكثر من أن أأكل البيتزا بصحن كرتون |
Sizdeki yemek sırasında anladım ki ben sana aşığım. | Open Subtitles | خلال العشاء في منزلكم ..اكتشفت انني مغرم بك |
Emin misin? yemek sırasında salak gibi hissettim. | Open Subtitles | أنت متأكدة؟ خلال العشاء شعرت أنني سخيفة |
yemek sırasında cep telefonum iki kere çaldı. | Open Subtitles | هاتفى رن مرتين خلال العشاء |
Veya yemek sırasında mı? | Open Subtitles | ام خلال العشاء ؟ |
Ayrıca, bence yemek sırasında aldığı haplar vitamin hapı değildi. | Open Subtitles | و أيضاً ، أصدق أن تلك الحبوب التي تأخذها أثناء الغداء ، ليسوا فيتامينات |
yemek sırasında dava hakkında çok fazla konuştunuz mu? | Open Subtitles | هل تحدّثتم كثيرًا عن القضية أثناء الغداء ؟ |
Halıları toplayıp, yemek sırasında her şeyi ayarlayacağız. | Open Subtitles | سنقوم بفرش السجاد، وكل شيء سيكون في مكانه أثناء العشاء. |
Aslında, yemek sırasında senin de adın geçti. | Open Subtitles | في الواقع، لقد جاء ذكرك أثناء العشاء |
yemek sırasında telefona bakmayacağız. | Open Subtitles | لن نرد على التليفون أثناء العشاء |
Eminim yemek sırasında bakışlarımı yakalamışsınızdır. | Open Subtitles | متأكد أنك نظرت لعيني أثناء العشاء. |