Sorun değil. Onun için gelmedim. Sana yeni bir fırsat sunmak için buradayım. | Open Subtitles | لا بأس، ليس هذا سبب مجيئي إلى هنا، جئتُ لأعرض عليكَ فرصة جديدة |
İade ürünleri satın alacak bu yeni müşteri profilinden kazanç elde etmek için yeni bir fırsat olabilir bu. | TED | سيكُن هناك فرصة جديدة ضخمة لجني الأموال من العملاء المُشتَرين للمنتجات المردودة. |
Eğer buradan ayrılacak olursan ve yeni bir fırsat arıyorsan beni mutlaka ara. | Open Subtitles | إذا مللت من هذا العمل,وكنت تبحث فرصة جديدة |
yeni bir fırsat kendini gösterdiğinde, onun için mücadele etmelisiniz. | Open Subtitles | وعندما تقدم فرصة جديدة نفسها، عليك أن تذهب لها. |
(Çocuk ağlıyor) Sonra, TED'in ve bir grup vizyoner hayırseverin dünyadaki en cesur fikirlerin bazılarını finanse etmek için üzerinde çalıştığı yeni bir fırsat olan Audacious Projesi'ni öğrendik. | TED | (طفل يبكي) وبعدها سمعنا عن أوديشس بروجكت، فرصة جديدة كان TED ومجموعة من فاعلي الخير ذوي الرؤى يعملون عليها لتمويل بعض من أجرأ، بل وأكثر الأفكار جرأة في العالم. |
- yeni bir fırsat kapısı açıldı. | Open Subtitles | هناك فرصة جديدة ظهرت |
Çoğu kişi, bunu umutsuzluk zamanı olarak görürken Luciano bunu yeni bir fırsat olarak gördü. | Open Subtitles | ولكن في حين أن معظم الناس رأت الكساد فترة من اليأس لوتشيانو) اعتبرها فرصة جديدة) |