Her gittiğimizde, yeni türler görüyoruz. | TED | وفي كل مرة نغوص بها فإننا نجد أنواع جديدة من الحيوانات. |
bizim aşağı gitmemizi ve yeni türler bulmamızı olanaklı kıldı. | TED | ولقد سمح لنا أن نذهب إلى الأسفل والبحث عن أنواع جديدة. |
DNA araştırmacılarımız her sene yeni türler keşfediyor. | Open Subtitles | فأن منقّبون الأحماض النووية الخاصين بنا يكتشفون أنواع جديدة في كل عام. |
Son yıllarda, yeni türler bulmak için mağaralara odaklandım. | TED | الآن،وفي السنوات الأخيرة، ركزتُ على الكهوف للعثور على مخلوقات جديدة. |
(Kahkahalar) Seyirciler arasındaki havalı çocuklar YOLO'nun "bir tek hayatın var" anlamına geldiğini zaten biliyorlar. Sadece tek bir hayatım olduğu için o hayatı, her zaman hayalini kurduğum şeyi yaparak geçireceğim: Dünyanın saklı kalmış harikalarını görerek ve yeni türler keşfederek. | TED | (ضحك) الآن، بالنسبة للأطفال بين الجمهور، تعلمون أن YOLO هي اختصار "أنتم تعيشون مرة واحدة فقط،" ولأنني أعيش حياة واحدة، فسأقضيها في عمل ما كنتُ دائماً أحلم بالقيام به: رؤية عجائب الدنيا الخفية واستكشاف مخلوقات جديدة. |
Ama yeni türler ortaya çıkmaya başladı... biz de takımımızı yeniden kurduk. | Open Subtitles | ولكن بدأت أنواع جديدة بالظهور لذا أعدنا جمع فريقنا |
Tam şu anda gördüğünüz balıklar yeni türler. Hala yeniler çünkü bu dalışta ağım yerine video kameram vardı, | TED | جميع هذه الأسماك التي تراها الآن هي أنواع جديدة. مازالوا أنواع جديدة، كان لدي كاميرا الفيديو في هذا الغوص بدلاً من شبكتي، |
Brian'ın ekibi, ormanaltı bitkilerinde gizli olduğunu düşündüğü yeni türler arıyor. | Open Subtitles | فريق "براين" يبحثون عن أنواع جديدة التي يتأكد من وجودها تحت الشجيرات. |
yeni türler, düşmanlar. | Open Subtitles | أنواع جديدة , عادئيون |