Harika bir şey olduğunu hissediyorum; yenilikçi bir şey, korkutucu, dehşet verici. | TED | أشعر أن هذا مذهل، إنه مبتكر إنه مخيف، إنه مرعب |
Seyahatlerin büyüklüğüne bakmak yerine, yenilikçi bir fiyatlama sistemi kullanabilir ve yol altyapısını galon üzerinden değil mil üzerinden fiyatlayabiliriz. | TED | فبدل النظر إلى نمو قطاع السفر فقط يمكننا أن نستخدم نظام تسعير مبتكر عن طريق فرض رسوم على البنية التحتية للطرق بالميل وليس بالجالون. |
Ben biraz yenilikçi bir yöntem uyguladım, çünkü hormonları bilirim, östrojen, kemik uçlarını -büyüme tabakalarını- kapamada ve büyümeyi durdurmada testesterondan daha kuvvetlidir. | TED | حسناً قمت بعمل أمر مبتكر بعض الشيء لأنني على دراية بالهرمونات وأنّ هرمون الأستروجين أكثربكثير فعالية في إغلاق المشاش وهي صفائح النمو وفي إيقاف النمو أكثر من قدرة التيستوستيرون |
Mikro kredi, piramidin altındakilerin finansal erişimlerini genişletmek için çok iyi ve yenilikçi bir yol oldu. | TED | كانت القروض الصغرى جيدة، وطريقة مبتكرة لتوسيع الاستفادة من التمويل لصالح أسفل الهرم. |
ve bu sayede bazı tahminler yapabiliriz. Veya mesela yenilikçi bir uydu firması. | TED | أو خذوا على سبيل المثال شركة أقمار صناعية مبتكرة. |
yenilikçi bir su filtreleme sistemi kurmak, kuraklık hüküm süren bölgelerde çalışan çiftçiler için bir çözüm veya kirli şehirlerde temiz belediye suyu için bir yol sağlayabilir. | TED | بناء نظام مبتكر لتنقية المياه قد يساعد المزارعين في المناطق المصابة بالجفاف. او قد يكون وسيلة لتنقية المياة في المدن الملوثة. |
Orijinal kod engelleyici gerçekten çok yenilikçi bir şey. Ama? | Open Subtitles | . مجموعة الاكواد الاصلية كانت حقا مبتكرة |
Bu zamanında yenilikçi bir fikirdi. | TED | كانت فكرة مبتكرة في ذلك الوقت. |
(Kahkahalar) Bu nitelikler Blue School'a gerçek yenilikçi bir okul olarak çok dikkat çekti. | TED | (ضحك) وقد جلبت تلك الصفات اهتمامًا كبيرًا لمدرسة بلو كمدرسة مبتكرة بالفعل. |