Pollock denen herif en az 15 katı edecek yer için bana ayda 2,500 dolar ödüyor! | Open Subtitles | هذا الرجل بولوك يدفع لي 2500 $ في الشهر عن مكان الذي يستحق 15 الكبرى. |
ama buluştuğumuz yer için özür dilerim yetkililerden evlenmek için burasını tuttum sonraki dolunay da, anlıyrum, Admival bu çok kötü değil, burası çok güzel bir yer heryerden korunuyor ayın doğuşundan bile tekrar güven için Goa ya gidebiliriz | Open Subtitles | لكن أنا أعتذر عن مكان اللقاء لقد أعطانى القصر الملك كامل الصلاحيات لأُتمم الزواج هنا عند إكتمال القمر هذه عاداتنا و تقاليدنا |
Ve onu bulunmasını istediğim yer için sizden özür diliyorum. | Open Subtitles | و أعتذر عن مكان إضطراري لوضعها |
Ama ev dedikleri yer için gerçek bir gurur ve aidiyet hissi yaratan temel bağlantılardan yoksunlar. | TED | لكنهم يفتقدون رابطا مهما الذي يخلق الشعور الحقيقي بالإعتزاز وحيازة الشيء وذلك تجاه المكان الذي نعيش فيه. |
Dünyada onun hakettiği yer için. | Open Subtitles | ربما القدر يوجه إلى المكان المناسب في العالم |
Bu yaşadığı yer için de geçerliydi. | Open Subtitles | وكثير من الأشياء عن المكان الذي كان يعيش فيه |
Burada bir hareketlilik var. Böyle ıssız bir yer için fazla düzenli. | Open Subtitles | هناك بعض النشاطِ هنا منظم بشكل جيد بالنسبة لمكان مجهول |
Vay be, adı Breadstick olan bir yer için bunlar gerçekten berbat. | Open Subtitles | وآو , أتعلم بالنسبة لمكان يسمى أصابع الخبز هذا جدا سيئ |
Manhattan'da bir yer için... biraz borç para verebilirim. | Open Subtitles | سأكون سعيداً جداً لأقرضك بعض المال "لتبحث عن مكان في حيّ "مانهاتن |
Gömeceğimiz yer için bir tercihin var mı? | Open Subtitles | هل لديك اي معلومات عن مكان دفنها؟ |
Çok huzurlu ve sessiz. Böyle bir yer için plan yap. | Open Subtitles | نعم لنبحث عن مكان كهذا |
Aslında yaşadığı yer için de aynısı geçerli. | Open Subtitles | وكثير من الأشياء عن المكان الذي كان يعيش فيه |
İşte, yer için uygun boyut gibi geldi. | Open Subtitles | إنها تحتل الحجم المناسب في المكان الصحيح |
Aslında bana sorarsanız bu yer için olan bazı planları delice. | Open Subtitles | إن بعض خططهم الأصلية لهذا المكان كانت مجنونة بعض الشيء ، إذا سألتيني ، في الحقيقة |
Bu yer için büyük planlarım var. Verandayı genişletmek ve bahçeyi yeniden düzenlemek gibi. | Open Subtitles | ،أجل، لديّ خطط كبيرة لهذا المكان سوف أوسّع الباحة والمنظر الجمالي لتلك الحديقة |
Michael o yer için bir yük gibi. | Open Subtitles | ان مايكل و كانه يدر دخلا كبير على هذا المكان |