"yer olmadığını" - Translation from Turkish to Arabic

• ليس المكان
• ليس مكاناً
• ربما لايوجد مكان
• ليس مكانا
• ليس هناك غرفة
• أنه لا يوجد مكان

Ona bunun küçük bir kız için yer olmadığını söyledi.
قالت له أن هذا ليس المكان المناسب لنشأة فتاة صغيرة

Neden senin için asla iyi zaman ve yer olmadığını hissediyorum?
لماذا يلازمك إحساس أنه ليس المكان و لا الزمان ؟

Neden daha önce buranın bir kadının tek başına yaşaması için uygun bir yer olmadığını söyledin?
لماذا أخبرتني أن هذا ليس مكاناً جيداً لتعيش فيه امرأة لوحدها

Kalbinde Tanrı için yer olmadığını biliyorum Behmen.
أعرف ، أنه ربما لايوجد مكان فى قلبك منأجلالرب"بهمن "

Burasının sana göre bir yer olmadığını söyledim.
! وقد عدنا لهنا ثانية أقول لكِ ، هذا ليس مكانا لكِ

Ve hiç yer olmadığını söyledi.
البيت المقدّس قال أنه ليس هناك غرفة له

Zaten iki kişiyiz. yer olmadığını görmüyor musun?
أننا أثنان بالفعل ألا ترى أنه لا يوجد مكان لك ؟

Annem, buranın küçük bi kıza göre bir yer olmadığını söylemişti.
قالت له أن هذا ليس المكان المناسب لنشأة فتاة صغيرة

Belki de... banyomun filozofiyi tartışmak için doğru bir yer olmadığını düşünüyor olabilirsin, ama bence uygun, çünkü burada ikimizde tüm çıplakığımız ile duruyoruz.
قد تشعرين أن ... حمامي ليس المكان لمناقشة فلسفة، ولكن أنا أجد هذا رائعا، لأنه هنا كلانا عرضة للخطر

Randi'nin köpeğinin cenazesinin fotoğraf çekiminin bunu söylemek için doğru yer olmadığını biliyorum, ama Afrika'ya gidiyorum.
أعرف أن التقاط الصور لجنازة كلب (راندي), ليس المكان المناسب لإخبارك بهذا, ولكنني سأذهب لإفريقيا.

Doktorlar ve diğer disiplinler zihnin hastalık kapabilecek bir yer olmadığını düşünürler ama emin olun aslında kapabilir.
الأطباء وغيرها من التخصصات يؤمنون ان العقل ليس مكاناً يمكن ان ينشأ فيه المرض ولكني أوكد لك أنه كذلك

Dolu bir barın bir çocuğun akşamlarını geçirmesi için uygun bir yer olmadığını mı?
أن هذا البار ليس مكاناً ملائم لطفل بأن يبقى فيه بالليل؟

Orasının Scott için uygun bir yer olmadığını söylüyorum.
إنه ليس مكاناً ملائماً لسكوت

Ahırın dalga geçilecek bir yer olmadığını gösteriyor.
هذا يعلمك ان الاسطبل ليس مكانا لللعب

Dışarıdaki adam yer olmadığını söyledi.
وقال فلة خارج ليس هناك غرفة.

Kaçacak hiç bir yer olmadığını bilmeni istedim.
أرتدك فقط أن تعلم أنه لا يوجد مكان للهرب