Faulkner'ın bir kitabını arıyordum neyse, olması gereken yerde değildi. | Open Subtitles | على اية حال, إنه لم يكن حيث يفترض به أنه يكون. |
Hayır. "Kaybettim." Bir torbada tutuyordum, bir yere koydum sonra almak için tekrar gitti koyduğum yere, koyduğum yerde değildi. | Open Subtitles | لا، "أضعتهم" كانوا في كيس ووضعته ثم عندما عدت لأخذه لم يكن حيث وضعته |
Bıraktığım yerde değildi. | Open Subtitles | لم يكن حيث تركته. |
Dürüt ol be. Kalbin asla doğru yerde değildi. | Open Subtitles | كن صادقا قلبك لم يكن متواجدا في هذه |
Dürüt ol be. Kalbin asla doğru yerde değildi. | Open Subtitles | كن صادقا قلبك لم يكن متواجدا في هذه |
Ama bilgisayar söylediğin yerde değildi ve Beslan bana güvenmiyor. | Open Subtitles | لكن الحاسوب لم يكن حيث ذكرت ، و... و (بيسلان) لا يثق بي. |