Resmi ve profesyonel hâle geldi, ama belli rollerle sınırlandırıldı, Florence Nightingale, Karasakal ve Ying Zheng'in yaptığı gibi içgüdüsel olarak kullanılmak yerine genelde ticari amaçları yerine getirmek için kullanıldı. | TED | قد تم تشكيله ووضع حرفيته، ولكن اقتصر على أدوار معينة وكان يطبق عموماً ضمن السعي لتحقيق أهدافاً تجارية أكثرمن استعماله بديهياً، كما فعل كل من فلورنس نايتنغيل، وبلاك بيرد، وينغ تزينغ. |
Genç bayan, adaleti yerine getirmek için buradayız. Kabare şovu seyretmek için değil. | Open Subtitles | الآن، أيتها الفتاة نحن هنا لتحقيق العدالة |
Şöhret peşinde koşan bazı kişiler, bu arzularını yerine getirmek için, şöhretli birini öldürmek gibi bir yolu seçerler. | Open Subtitles | حسناً,دائماً ما يكون الملاحقون المجانين للمشاهير يكون ديهم رغبة جامحة لتحقيق الشهرة. |
Diğerlerine olan görevini yerine getirmek için nelerden vazgeçti acaba? | Open Subtitles | من يعرف أن عليها أن تستسلم لإنجاز واجبها إلى الآخرين؟ |
Bu planı yerine getirmek için yeterli zaman yok. | Open Subtitles | ليس هناك وقت لإنجاز تلك الخطة إذا فجرنا البوابة بأنفسنا الآن |
Bu ülkenin kontrolu artık sende değil, ve eğer isteklerimi yerine getirmek için ofisinin tüm yetkilerini kullanmazsan, virüs serbest bırakılacak ve durdurulması imkansız olacak. | Open Subtitles | لم تعد تتحكم فى دولتك ...واذا لم تستخدم قوة مكتبك الكاملة لتنفيذ رغباتى فسأطلق الفيروس, وسيكون إيقافه مستحيلاً |
Bu esnada, sadece yükümlülüklerimi yerine getirmek için hâlâ vaktim olmasını umuyorum. | Open Subtitles | في الوقت الراهن مازلت أمل أن بقي لي الوقت لتحقيق إلتزامي |
Fakat hanımlar beyler adaleti yerine getirmek için bir şansımız var. | Open Subtitles | لكن سيداتي وسادتي ثمة فرصة لتحقيق العدالة هنا |
Bu çocuğu, sözünü yerine getirmek için aradığını söyledin. | Open Subtitles | أنت تقول أنك تسعى خلف الطفل لتحقيق وعدك |
Buraya babamın son isteğini yerine getirmek için geldim. | Open Subtitles | لقد جئت إلى هنا لتحقيق أمنية أخيرة لأبي |
Evlatlık görevimi yerine getirmek için babamın yerine askere gittim. | Open Subtitles | لقد دخلت مكان والدي لتحقيق واجبة |
Bu üniformayı senin isteklerini yerine getirmek için giymedim. | Open Subtitles | لم أرتدي هذا الزي لتحقيق أمانيك |
Ben onun son rüyasını yerine getirmek için hayatımı adamak istedim. | Open Subtitles | لقد كرست حياتي لتحقيق حلمه الاخير |
Kaderdeki görevimizi, yerine getirmek için sefere çıkıyoruz. | Open Subtitles | ..نحن نبدأ حملة لتحقيق مصيرنا.. |
Lily gelmiş! İsteklerinden birini yerine getirmek için burada! | Open Subtitles | (ماذا, انها (ليلي وهي هنا لتحقيق احدى رغباتك |
- Tanrı'nın arzusunu yerine getirmek için... | Open Subtitles | - لتحقيق إرادة الرب .. |
Sadece hak ettiğim amacını yerine getirmek için. | Open Subtitles | - فقط لتحقيق غرضي الشرعي. |
Biz bu vaatleri yerine getirmek için savaşalım. Dünyayı kurtaralım. | Open Subtitles | الآن دعونا نحارب لإنجاز ذلك الوعد |
Sadece...gerçek görevimi yerine getirmek için en iyi yolu seçiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط... أختارأفضلطريق لإنجاز وظيفتي الحقيقية. |
Şimdi de ölümsüz bir silah K'un-Lun'dan ayrılıyor, hem de görevini yerine getirmek için değil, ihmal etmek için. | Open Subtitles | والآن قام سلاح خالد بمغادرة "كون لان"، ليس لإنجاز مهمته بل لتركها. |
Bu ülkenin kontrolu artık sende değil, ve eğer isteklerimi yerine getirmek için ofisinin tüm yetkilerini kullanmazsan, virüs serbest bırakılmış olacak ve durdurulması imkansız olacak. | Open Subtitles | واذا لم تستخدم قوة مكتبك الكاملة لتنفيذ رغباتى... سيتم إطلاق الفيروس وسيكون إيقافه مستحيلاً |