yerkabuğu yaklaşık 23 derece ile güneybatı yönüne hareket ediyor. | Open Subtitles | يبدو أن القشرة الأرضية تحركت ثلاثة وعشرين درجة |
Çalkalanmanın şiddetiyle yerkabuğu çatlayıp ayrılmaya başladı. | Open Subtitles | أما في الأسفل فقد بدأت موجات هائجة بتشديخ القشرة. |
Kıtalar çarpışırken yerkabuğu parçalara ayrılarak kırılır çünkü bazı kısımlar diğerlerinden daha yoğun ve güçlüdür. | Open Subtitles | بينما إصطدمن معا ، تحطمت و تفتت القشرة لأن بعض الأجزاء أكثر كثافة و أقوى من أخرى |
Sert bir yerkabuğu, kara, hatta su bile yoktu, sadece sıcaklık, lav ve ateş vardı. | Open Subtitles | لم يكن هناك القشرة الصلبة، أي الأرض، ولا حتى الماء، الحرارة فقط، الحمم والنار |
Hepimizin yaşadığı yer olan dış katman yani yerkabuğu yalnızca bir elma kabuğu kalınlığındadır. | Open Subtitles | و هذه الطبقة الخارجية القشرة حيثُ تعيشُ أنت و أنا و كل شخص نعرفه سميك فقط كَقشرة التفاحة |
yerkabuğu gittikçe inceliyor, ...yakında tuzla buza dönecek. | Open Subtitles | القشرة تزداد رقاقة مثل الزجاج المهشم |
yerkabuğu, soğuk ve katı olduğu için buna direnir. | Open Subtitles | تقاوم القشرة لأنها قاسية و باردة. |