Size söylemem yersiz ama; Toplumsal davaların ve terör davalarının ortak bir paydada buluşmasını engelleyen bir sürü nokta var. | Open Subtitles | لا حاجة لأخبرك أنه في حالات كثيرة يصعب تمييز المساهمات الخيرية من التمويل الإرهابي |
yersiz doğruculuğun yüzünden beni öldürmeyeceksin. | Open Subtitles | لن تقتلني بسبب إحساس في غير محله بصحة آرائك |
Alan, bunun gerçekten yersiz olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أتعلم يا آلان، أعتقد حقاً أن هذا أمر غير ملائم. |
Endişeniz yersiz. Onu Hindistan'a geri göndermek gibi bir niyetim yok. | Open Subtitles | مخاوفك لا أساس لها, ليس لدى أى نية فى إرسالها مجدداً إلى الهند |
Sürekli morfin verilen biri kalıcı yersiz kahkahalara neden olur. | Open Subtitles | من يتعاطى المورفين كل الوقت سيضحك باستمرار بشكل غير لائق. |
Ve eğer bunu yaparsak, sanmıyorumki bu ümit yersiz bir ümit olacaktır. | TED | واذا فعلنا ذلك، لا أعتقد أن الأمل لا مبرر له تماماً. |
Böyle yersiz bir cesaretin ödülünün benim elimden gelen ölüm olacağını bildirmekten üzüntü duyuyorum, anlıyor musun? | Open Subtitles | انا آسف لاخبارك الجائزه الوحيده لشجاعه فى غير محلها ستكون الموت الفورى على يدى,اترى؟ |
Söylemem yersiz ama gene de hatirlatayim. | Open Subtitles | لا حاجة للقول، لكنّي سأقولها |
Söylemem yersiz ama gene de hatırlatayım. | Open Subtitles | لا حاجة للقول، لكنّي سأقولها |
Benim için endişelenmeniz yersiz. | Open Subtitles | لا حاجة لكم للقلق بشاني. |
Bence bu fikirden korkmanız yersiz. | Open Subtitles | أعتقد أن خوفك من هذه الفكرة في غير محله. |
Yalnızca yersiz bir intikam olurdu. Biz bundan daha iyiyiz. | Open Subtitles | إنما كان سيخدم ثأر في غير محله إننا أفضل من هذا.. |
En yersiz anda mikrofonun kesildi, fotoğrafların kalmasını isteme sebebini duyamıyoruz. | Open Subtitles | توقف الميكروفون الخاص بك بأكثر وقت غير ملائم فإننا لا نسمع السبب في أنك تريد ترك تلك الصور |
Bugün oraya giderek inanılmaz yersiz bir harekette bulundun. | Open Subtitles | لعدم توضيحي الأمر لكِ من قبل اذا كنتِ فكرتي كثيرا بظهورك هناك اليوم سيتم اعتباره أنه فعل غير ملائم ابداً |
Sayın Yargıç, daha mahkeme başlamadan yersiz iddialarda bulunuyor. | Open Subtitles | حضرة القاضي إنها تقيم إدعائات لا أساس لها عن شخصية الضحيه حتى قبل أن تبدأ المحكمه |
Ve ülke boyunca bölgelerde, küçük ve büyük, her kim bu değişikliği yaptıysa onlar, bu korkuların genellikle yersiz olduğunu buldular ve öğrencilerin sağlığına ve performansına ve bizim toplu halk güvenliğimize olan muazzam faydaları daha ağır basmaktadır. | TED | وفي مختلف المناطق عبر البلاد، كبيرة كانت أو صغيرة، والتي تطبق هذا التعديل، وجدوا أن تلك المخاوف لا أساس لها في الغالب ولا تذكر مقارنة بفوائدها العظيمة على صحة الطالب ومردوده في الفصل وكذا على أمننا العام الجماعي. |
yersiz sorular sorarsan itiraz etmeden duramam. | Open Subtitles | لا استطيع ألا أعترض عندما تصيغ اسئلتك بشكل غير لائق مثل الحرفي |
Hediyelerin çok etkileyici olsa da beni emirlere maruz bırakman oldukça yersiz. | Open Subtitles | إخضاعى للأوامر أمر غير لائق مهما كانت هداياك مذهلة |
yersiz korkular bunlar. Kendinizi çok dinliyorsunuz, Don Lope. | Open Subtitles | خوفك لا مبرر له أيها الدون لوبه, أنت تدلل نفسك كثيراً |
Bak, inançlarım yersiz bile olsa, inançlı olarak ne kaybederim ki? | Open Subtitles | ,أنظر, حتى لو كانت معتقداتي في غير محلها فما الضير بأن يكون لي معتقدات؟ |
Son teknoloji konusunda bu kadar iyi olduğun hâlde çocuğunun annesi hakkında yersiz yorumlar yapabiliyor olman ne hoş. | Open Subtitles | تهانيّ، فأنت على وشك إختراع تكنولوجيا جديدة وما زلت تقوم بتعليقات غير ملائمة عن أم ابنتك |
- Evet. Dışarıda yersiz şeyler sürekli oluyor. Nasıl idare ederdin? | Open Subtitles | اجل تحدث الامور غير اللائقة في الشارع فكيف ستتعاملين معها ؟ |
Halkımız için yersiz biri oldun ve şimdi de bana. | Open Subtitles | لقد أصبحتِ غير ذي صلة لشعبنا ، والآن لي أنا |
Batılı elitler, her nasılsa bu korkunun yersiz olduğunu söylemişti. | TED | لكن نخبة سكان الدول الغربية قد صرحوا بأن هذه المخاوف غير مبررة. |
Öyleyse suçlamanın yersiz olduğundan şüpheniz olamaz. | Open Subtitles | إذن لابد الا يكون هناك أدنى شك فى عقلك , أن التهمة بلا أساس |