Sanki evde yeterince kanıt yokmuş gibi. | Open Subtitles | كما لو أنهم لو أتوا للمنزل ولن يكون هناك أدلة كافية |
En sonunda ona karşı... ..dava açabilmek için yeterince kanıt toplanabilmişti. | Open Subtitles | و أخيراً تواجدت أدلة كافية ضده لتسقط مكانته هذه السنة |
Aslına bakarsanız beni tutuklamak için bile elinizde yeterince kanıt yok. | Open Subtitles | في الحقيقة , لا تملك أدلة كافية لاعتقالي |
Orosco'nun dairesinde Korbell'i ve birkaç çalışanını tutuklamak için yeterince kanıt bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا أدلّة كافية في شُقة (أوروسكو) لإعتقال (كوربيل) وعدداً من مُوظفيه. |
Hannah, seni cinayetten suçlu bulmak için elimizde yeterince kanıt var. Bizimle konuşup, olayı kendi açından anlatmalısın. | Open Subtitles | (هانا)، نملك أدلّة كافية لتوجيه تهمة قتل إليكِ حالاً عليكِ التحدّث إلينا، أخبرينا بجانبكِ من القصّة |
Hannah, seni cinayetten suçlu bulmak için elimizde yeterince kanıt var. Bizimle konuşup, olayı kendi açından anlatmalısın. | Open Subtitles | (هانا)، نملك أدلّة كافية لتوجيه تهمة قتل إليكِ حالاً عليكِ التحدّث إلينا، أخبرينا بجانبكِ من القصّة |
Suçlu bulunması için yeterince kanıt yoktu. | Open Subtitles | بكل بساطة لم تكن هناك أدلة كافية لإدانته. |
yeterince kanıt yok. | Open Subtitles | لا توجد أدلة كافية |