Haklarını alabilmek için babanın yetersiz bir ebeveyn olduğunu kanıtlamamız gerekiyor. | Open Subtitles | إلغاء الوصاية يتطلب إثباتاً أن والدك أبٌ غير كفؤ |
Değerli vatandaşlarım, yetersiz bir cumhurbaşkanı oldum. | Open Subtitles | ماذا سيقول؟ مواطني الأعزاء، لقد كُنت رئيسًا غير كفؤ. |
Bak, Marco konferans odasında gördüğüm yetersiz bir baba değildi. | Open Subtitles | (انظر يا (ماركو ما رأيته في تلك الغرفة لم يكن والداً غير كفؤ بل رأيت والداً يحب إبنه |
Eğer bu bir film olsaydı, ...seni yetersiz bir anne olarak götürürlerdi. | Open Subtitles | هنا أين يأخذونك بعيداً لأنك أم غير مؤهلة. و أنا لا أبكي. |
Ben, senin sırf eski sevgilin olduğu ve seni terk ettiği için yetersiz bir yapım yönetmenini işe aldığını yazacağım. | Open Subtitles | أنا أكتب مقالة تقول أنك عينت منتجة منفذة غير مؤهلة لإنها صديقتك السابقة وقامت بالتخلي عنك. |
Yani yetersiz bir adamı terfi ederek suçlu konumuna siz düştünüz. | Open Subtitles | ترقيه رجل غير كفؤ كانت خطاء |
Benim yetersiz bir anne olduğumu söylemiş. | Open Subtitles | -يقول بأني أم غير مؤهلة... |