| Bu detay, evde yetişmiş bir terörist olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | هذا العنصر الشخصي يشير بقوة الى ارهابي نشأ محليا |
| Açık ki entelektüel ve soylu çevrede yetişmiş her konuda bilgili bir kimseydi. | Open Subtitles | كان متعدّد الثقافات، نشأ في دوائر مثقّفة ونبيلة |
| Ve fakirlik içinde yetişmiş, bu yüzden hükümet masraflarını düşük tutmak istiyor. | Open Subtitles | ولقد نشأ فقيرا، إنه جزء من لماذا انه قلق للغاية مع حفاظ حكومته التكاليف منقطعه |
| Royal'da yetişmiş bütün gençler öyle. | Open Subtitles | حسنا,ذلك يبدو كأنه اي شاب مراهق ترعرع في رويال |
| Arjantin'in La Plata köyünde yetişmiş korkusuz teknik bir adam yumruklarından bir çocuğun hayallerini taşıyor. | Open Subtitles | إختصاصي جريء الذي لكماته حملت أحلام الفتى الصغير الذي ترعرع في ساحل لا بلاتا |
| Çünkü Michigan'da yetişmiş ve bunu düşündüğümde birinin senden çeyrek yüzyıl daha tecrübeli olması ilginç bir şey. | Open Subtitles | لانه تربى في ميشيغان وانا فقط اظن ان هذا حقاً مشوق لتعرف شخصاً اكبر منك بربع قرن |
| Ama doğduğunuz andan itibaren böyle bir güçle yetişmiş olsanız | Open Subtitles | لو تربيت في كنف هذه السلطة منذ مولدك |
| Benden önce burada olan adam, Brooklyn'in derinlerinde yetişmiş. | Open Subtitles | الرجل الذي كان هنا قبلي نشأ وترعرع في، مثل جدياً .. عمق بروكلين |
| Japonya'da yetişmiş ama Kaliforniya'da yaşayan birini işe almak yerine dünyanın neresinde olursa olsun orada yaşayan, çalışan, uyuyan birinden faydalanabilirsiniz. | TED | فبدلًا من توظيف شخص نشأ في اليابان ويعيش الآن في كاليفورنيا، يمكنك أن تفوز بشخص يعيش ويعمل ويستيقظ ويخلد إلى النوم في أي مكان كان في العالم. |
| Brooklyn'de yetişmiş bir erkeğe göre normalim ben. | Open Subtitles | أنا طبيعى نسبياً لرجل نشأ في بروكلين |
| Takip cihazından anlaşılana göre esaret altında yetişmiş. | Open Subtitles | هذا الجهاز يخبرني أنه نشأ في أسر |
| Sizin gözetiminizde yetişmiş biri olabilir. | Open Subtitles | لديه شريك ربما شخص آخر نشأ في رعايتك |
| Malik, Los Angeles'da doğmuş, Pakistan'da yetişmiş. | Open Subtitles | مالك ولد فى لوس آنجلوس و نشأ فى باكستان |
| Onu unutmalısın. O,ormanda yetişmiş. | Open Subtitles | كل الذي يتوجب عليك فعله هو مسامحته لأنه ترعرع في الغابات |
| Sirkler şehirden şehre taşınıp durur. O çok zor yetişmiş. | Open Subtitles | السيرك يتنقل من مدينة إلى أخرى لقد ترعرع خارج الشبكة تماماً. |
| Görünüşe göre varlıklı yetişmiş.Subay olmak istemiş.Olmayı da ummuş. | Open Subtitles | بكل وضوح، لقد ترعرع في عائلة غنية، أراد أن يكون ضابطًا، وكان متوقع أن يكون أيضًا |
| Suriye'de yetişmiş, gerçek bir psikopat. | Open Subtitles | كذلك هو تربى في سوريا إنه مريض نفسي |
| Hindistan ve İngiltere'de yetişmiş bir Pakistanlı olduğuna inanılıyor. | Open Subtitles | يُعتقد أنّه باكستاني الجنسية تربى في (الهند) و(إنجلترا). |
| Doğduğundan beri Ori inancıyla, Köken buyruğuyla yetişmiş. | Open Subtitles | تربى منذ ولادته على الإيمان بالـ((أوراي))... لاتباع الأصول |
| Beşinci Cadde'de yetişmiş biri olarak gayet büyülü bir hayat yaşamışsın. | Open Subtitles | من الواضح أنك عشت حياة ساحرة جدا تربيت على الغالي (ذهبت إلى (هارفارد |
| Geçtiğimiz Ekim ayında Hinistan'da tanıştık. Muhafazakar bir çevrede yetişmiş. | TED | قابلتها في أكتوبر الماضي في الهند و قد نشأت في بيئة محافظة. |
| Mükemmel ve kompleks olması için Provence'in yemyeşil tepelerinde yetişmiş bin yıllık topraklarda demlenmiş. | Open Subtitles | زرعت في التلال الخصبة لـ بروفانس ألف سنة من الدماء التي تشبعت بها التربة جعلتها معقدة و رائعة |