"yetiştiren" - Translation from Turkish to Arabic

    • يزرع
        
    • رباني
        
    • رباك
        
    • ربت
        
    • يزرعون
        
    • ربّاك
        
    • ربتك
        
    • يربّي
        
    • يربون
        
    • ربتني
        
    • ربته
        
    Patates yetiştiren birini tanıyor musunuz acaba? Open Subtitles حسناً، شكراً، هل تعرفين أي أحد يزرع البطاطا بالمصادفة؟
    Annemi aramayı düşünmüyorum, çünkü beni yetiştiren babamdı. Open Subtitles لا أنوي البحث عن أمي, لأن أبي هو الذي رباني
    Zayıf bir ırkız, evet ama seni yetiştiren zayıf ırkız. Open Subtitles ولكننا الجنس المتصدع الذي رباك
    Annem, çocuklarını aynı güç ve gurura sahip olsun diye yetiştiren, güçlü siyahi bir kadındı. TED أمي امرأة سمراء قوية ربت أطفالها ليكون لديهم نفس الشعور بالقوة والفخر.
    Kahve çekirdeklerimi yetiştiren çiftçilere teşekkür etmek için Kolombiya'ya gittim. TED لذلك سافرت إلى جنوب كولومبيا لأشكر الفلاحين الذين يزرعون بنّ قهوتي.
    17 senedir seni yetiştiren adamın baban olmadığını öğrensen n'apardın? Open Subtitles إذا علمت بأنّ الذي ربّاك حتى عمر 17 لم يكن والدك، فماذا تنوي أن تفعل؟
    Connie Buckley, sizi yetiştiren hanım sizi çok sevdiğini ve çok üzgün olduğunu bilmenizi istiyor. Open Subtitles كوني بوكلي، المرأة التي ربتك تريدك أن تعلم أنها حقا أحبتك كثيرا وتعتذر منك بشدة
    Çocuklarını yetiştiren ebeveynlerin olduğu... Open Subtitles .. شارع يربّي فيه الآباء أبنائهم
    Tuhaf otlar yetiştiren bir çiftçi. Open Subtitles إنه ذلك المزارع الذي يزرع حشيش سيئ
    O malı yetiştiren, imal eden ve dağıtanın Yeni Yol olduğunu kanıtlarsak değer. Open Subtitles ِ(أودري)، هذا مهم اذا أثبتنا أن (نيو باث)ِ هي ما يزرع المخدرات
    Peki, kendi rhubarbını yetiştiren Bay Wemminck ne derdi? Open Subtitles وماذا عن سيد (وِيميك) الذى يزرع أعشابه الخاصة؟
    Beni büyüten ejderhayı beni yetiştiren toprakları. Open Subtitles ذلك التنين الذي رباني تلك الأرض التي ترعرعت بها
    Beni yetiştiren adamla tanışmanı çok isterdim. Open Subtitles أتمنّى لو كنت قابلت الرجل الذي رباني
    Beni yetiştiren adama benzeyen bir yanım yoktu. Open Subtitles ما رأيت نفسي في الرجل الذي رباني.
    Seni yetiştiren ben olsaydım, görev ve sorumluluğun ne demek olduğunu anlardın. Open Subtitles لو كنت من رباك لفهمت الواجب والمسؤولية
    Baban öğrendiğinde, eski kocam demek istiyorum yani seni yetiştiren... Open Subtitles عندما اكتشف أبوكَ ان زوجي السابق، أَعْني -الشخص الذي رباك -أَعْرفُ مَنْ تَعْنين
    Pornobıyık adındaki uyuşturucu satıcılığı yapan bir tecavüzcüyü yetiştiren kadının çocuğumuzu evlat edindiği kısım hariç. Open Subtitles غير الجزء الذي ينص بأن المرأة التي ربت تاجر مخدرات مغتصب يلقب بالشارب الإباحي ستربي طفلنا
    Bu genç adamı yetiştiren kadınla tanışmak harika. Open Subtitles من اللطيف مقابلة المرأة التي ربت هذا الشاب الحسن
    Dinle bunlar ormanda ot yetiştiren hippiler, tamam mı? Open Subtitles لا يمكنني القيام بهذا إسمعوا، إنهم ليسوا طوائف هيبية يزرعون الحشيشة بالغابة، مفهوم؟
    Görünüşe göre organik şalgam yetiştiren insanlar kayıtlara geçmede gevşek davranıyorlar. Open Subtitles ليس جيدا,تبين ان الناس الذين يزرعون الأمور العضوية متساهلون جدا بخصوص توقيت العمل
    Seni kaybolana kadar kendi öz oğlu gibi yetiştiren adamı unuttun mu? Open Subtitles {\pos(192,220)} هل نسيت الرجل الذي ربّاك كإبن له...
    Stefan, seni yetiştiren kadın sahtekar ve pis bir koca ile birlikte yaşıyordu. Open Subtitles (ستيفان)، المرأة التي ربتك عاشت تحت سطوة زوج خائن ومُهين.
    Sen çocuk yetiştiren ilk kadın değilsin. Open Subtitles لستِ أوّلَ من يربّي طفلاً.
    Kendisi, çocuklarını ufak bir bütçeyle yetiştiren ebeveynlere adaletsiz, çoğu kez ulaşılamaz standartlar koyduğumuzu söylüyor. TED فهناك معاييرٌ غير عادلة، وغالبًا لا يمكن تحقيقها تُفرض على الأهل الذين يربون أطفالهم بمال قليل.
    Bay Knightley'nin bir beyefendi olduğunu keşfetmiş demek ve bir de bunları beni yetiştiren kadın için de söylüyor! Open Subtitles حقيقة لاكتشاف ان السيد نايتلي رجل محترم وان المرأه التي ربتني مهذّبه
    Sen kaçıp gidince onu yetiştiren bendim. Open Subtitles انا الوحيدة اللتي ربته عندما رحلتي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more