Kurucu Babalar'ın kenevir yetiştirip kullandığı doğru ama tam olarak esrar sayılmazdı. | Open Subtitles | حسناً، زرع الآباء المؤسسون القنب بالفعل واستخدموه لكنه لم يكن الحشيش، بالضبط |
Ah, hayır, Nuh üzümleri yetiştirip, şarabı icat edip, sarhoş olmuş ve ahırında çıplak kendinden geçmişti. | TED | لكن لا، لقد كان نوح هو من زرع العنب و ابتكر النبيذ، و شرب حتى الثمالة و فقد وعيه في مخزنه. |
Düşünün; Ekinleri her yıl birkaç kez yetiştirip, açlığa son vermek, | Open Subtitles | تخيلوا زرع المحاصيل طوال السنة منهين بذلك الجوع |
Düşünün; Ekinleri her yıl birkaç kez yetiştirip,açlığa son vermek, | Open Subtitles | تخيلوا زرع المحاصيل طوال السنة منهين بذلك الجوع |
Ayı yetiştirip sonra ayılar tarafından yenen adamlar gibi. | Open Subtitles | اتعرف ماذا أعني؟ أعني مثل هؤلاء الذين يربون الدببة و في الأخير تكشف أنهم إفترسوا من قبل أحدهم |
30 yıl mücadele ediyorlar veya çocuk yetiştirip eve bakıyorlar ancak ondan sonra istediklerini yapmaya sıra geliyor. | Open Subtitles | يعانون لثلاثين عام , أو يربون أطفالا أو يكونوا مُحاصرين في المنزل قبل أن يتمكنوا أخيرا من فعل مايريدون |
Bunlarla bahçede çiçek yetiştirip Büyümelerini izleyebilirsin. | Open Subtitles | إذا هكذا تستطيع زرع حديقة وتشاهدها تكبر. |
Marijuana yetiştirip satmak yasaktır. | Open Subtitles | إن زرع و بيع الحشيش أمر غير قانوني |
(Gülüşme) Hayal etmek kolay değil. İnsanlar gıda yetiştirip, onu yiyordu. | TED | (ضحك) من الصعب التخيّل. زرع الناس الغذاء، وأكلوا الطعام. |