Yemeklerinde kullanmak için türlü türlü otlar yetiştirirdi. | Open Subtitles | هي كَانتْ تزرع كُلّ أنواع الأعشابِ وأشياء لها للتطَبْخها |
Benim için pencerenin önündeki saksılarda Kırmızı Carson'lar yetiştirirdi ve yuvamız hep gül kokardı. | Open Subtitles | كانت تزرع الورود لي على شرفة شباكنا و كانت رائحة منزلنا دائما مليئة بالزهور |
En sevdiklerimdir. Annem eskiden, benim için yetiştirirdi. | Open Subtitles | إنها المفضلة لدي كانت أمي تزرعها من أجلي |
Annem leylak yetiştirirdi. | Open Subtitles | اعتادت أمّي أن تزرعها |
Küçük bir kızken, babam üzüm yetiştirirdi. | Open Subtitles | كما تعرف، عندما كنت بنتا صغيرة كان أبي يزرع العنب |
Benim büyükbabam incir ağaçları yetiştirirdi. | Open Subtitles | آسف جدي يزرع التين |
Orkideleri hobi olarak yetiştirirdi ve daha çok içki içer, onlardan daha çok bahsederdi. | Open Subtitles | كانت تزرع الأوركيد كهواية، وكلّما احتست مزيداً من الجن كلما تحدّثت عنها |
Mısır ve fasulye yetiştirirdi. | Open Subtitles | كان يزرع الذرة والفاصولياء |