Elbette, ağaç dikiyorlar, organik sebze yetiştiriyorlar. | TED | وبالطبع، أنهم يزرعون الأشجار، أنهم يزرعون الخضروات العضوية. |
Meyve yetiştiriyorlar, sebze yetiştiriyorlar, çiçek yetiştiriyorlar, sağlıklı topraklarda aktariye yetiştiriyorlar, kimyasallardan, zirai ilaçlardan, yapay gübrelerden, genetiğiyle oynanmış ürünlerden arındırılmış sağlıklı gıdalar üretiyorlar. | TED | إنهم يزرعون الفواكه، ويزرعون الخضراوات، ويزرعون الأزهار، ويزرعون الأعشاب في تربة صحيّة، خالية من الكيماويات والمبيدات الحشرية والسماد، والمنتجات المعدلة وراثيًا، يزرعون طعامًا صحيًا. |
Esrar yetiştiriyorlar işte. Bizde de para var. Bir şey olmaz. | Open Subtitles | إنهم يزرعون الحشيش و نحن لدينا المال ، لا مشكلة |
Esrar yetiştiriyorlar işte. | Open Subtitles | إنهم يزرعون الحشيش و نحن لدينا المال ، لا مشكلة |
Seralarda binlerce tohum yetiştiriyorlar. | Open Subtitles | إنّهم ينمون الآلاف من الأغشية في البيوت الزجـاجيّـة |
Kızılderililer 5000 yıldır, kendi darılarını burda yetiştiriyorlar. | Open Subtitles | أتعلم أن الهنود كانوا يزرعون الذرة الصفراء هنا، لمدة لخمسة آلاف عام |
Çocuklar toprağı tanıyorlar. Kendi yiyeceklerini yetiştiriyorlar. | Open Subtitles | الأطفال يتعلمون عن الأرض، يزرعون غذائهم الخاص. |
Bahçelerinde kendi sebzelerini yetiştiriyorlar. | Open Subtitles | يزرعون خضرواتهم في الحديقة الخلفية |
Açık havuz sistemini kullanıyoruz. Şimdi, dünya genelinde burada gördüğünüz koşu parkuru biçimli havuzlarda su yosunu yetiştiriyorlar. Çarklı bir ovale benziyor ve çok iyi karışıyor ama dördüncü tur dediğim son turuna geldiğinde durgunlaşır. | TED | نستخدم أنظمة البرك المفتوحة. الآن، حول العالم يزرعون الطحالب، باستخدام تصميم مضمار السباق هذا و الذي ترونه هنا. يبدو بيضاوي الشكل مع بدّالات و هو يخلط بشكل جيد، و لكن حالما تصل إلى اللفة الأخيرة، و التي أدعوها اللفة الرابعة، إنها راكدة. |
Portakal yetiştiriyorlar. Don tutmaz anlamında. | Open Subtitles | يزرعون البرتقال |
Pislik yetiştiriyorlar. | Open Subtitles | و أعني "القذارة" إنهم يزرعون قمامة |
- Şifalı otlar yetiştiriyorlar. | Open Subtitles | انهم يزرعون اعشاب للاستشفاء |
Bunda çilek yetiştiriyorlar. | Open Subtitles | يزرعون الفراولة في هذا. |
Orada bir çiftlikte uyuşturucu otlar yetiştiriyorlar. | Open Subtitles | يزرعون مخدرات |
Burada ne yetiştiriyorlar demiştin? | Open Subtitles | -لم أقل بأنّهم ينمون هنا؟ |