"yiyecek için" - Translation from Turkish to Arabic

    • للطعام
        
    • أجل الطعام
        
    • للحصول على الغذاء
        
    • للغذاء
        
    • لأجل الطعام
        
    • على الطعام
        
    • للأغذية
        
    Görüyormusun, Amy, sıradan biri için, bilgiye aç olmak yiyecek için aç olmak gibi birşey. Open Subtitles انظري ايمي الى متوسط الناس انهم جائعون للمعرفه كجوعهم للطعام
    Temiz su için yakarıyorlar yiyecek için istikrar için barış için yakarıyorlar. Open Subtitles صارخين للماء النظيف للطعام للاستقرار و السلام
    Kurtlar yiyecek için avlanır ve belli bir noktada doyarlar. Open Subtitles الذئاب تصطاد من أجل الطعام, ولكن يأتي عليها وقت فتشبع
    yiyecek için yalvarmak zorunda kalsan da... geri dönemezsin. Open Subtitles لا يمكنك أن تتخلي عن كلمتك حتى وإن تضرعتي من أجل الطعام
    yiyecek için umutsuzluğa düşen, bazı dinozor sürüleri, hala verimli ve yeşil olan kendi büyük vadilerini arayarak, batıya doğru yola koyuldular. Open Subtitles للحصول على الغذاء بعض قطعان الديناصور اتجهت نحو الغرب بحثآ عن واديهم العظيم
    yiyecek için ağlıyorlar. Yapılacak işler var. Open Subtitles انهم يصرخون طلباً للغذاء علينا عمل يجب أن نقوم به
    Ama yiyecek için rekabet etmemek yiyecek olmayacağın anlamına gelmez. Open Subtitles و لكن لأنك لا تتنافس لأجل الطعام لا يعني أنك لست أنت الطعام
    yiyecek için düşman üssüne baskın düzenleyeceğiz. Open Subtitles لقد أمرنا بالهجوم على العدو للحصول على الطعام
    Adamlarım Hides çiftliğindeki tüm büyükbaş hayvanların yiyecek için kesildiğini söyledi. Open Subtitles رجالي اخبروني ان كل الماشية فيمزرعةالجلودقدذبحت للطعام.
    Bugün ayın sonu. yiyecek için çıkıyorlar. Open Subtitles هذا نهاية الشهر، يخرجون للطعام
    Diş macunu veya yiyecek için ya da her neyse. Open Subtitles لفرشاة أسنان أو للطعام أو أي شيء كان
    yiyecek için paraya ihtiyaçları var. Open Subtitles يحتاجون إلى بعض المال للطعام.
    Yine su ve yiyecek için geldi. Open Subtitles جاء للطعام و الماء مرة أخرى
    Onu yiyecek için yaptı, Şeytan için değil! Open Subtitles ولكنها فعلتها من أجل الطعام وليس من أجل الشيطان
    Ancak ringalar buraya yiyecek için gelmemişlerdi. Open Subtitles من جهتها، لم تأتي أسماك الرنجة هنا من أجل الطعام
    Tamam, olay şu, elindeki levha da yiyecek için çalıştığın yazıyor. Open Subtitles حسناً، إليك الأمر لوحتك تقول "أنك سوف تعمل من أجل الطعام"
    Zorunda kalırsan, yiyecek için satarsın. Open Subtitles بعها من أجل الطعام أذا وجب عليك
    Çavuş Bates siz yokken yiyecek için küçük bir ticaret anlaşması yaptığını bilmek seni mutlu eder herhâlde. Open Subtitles توسّط سرجينت بيتس في تجارة صغيرة إتفاقية للغذاء بينما أنت مختفي.
    Nothronychus buraya yayılmış çünkü yiyecek için Tyrannosaurs'la rekabet etmiyor. Open Subtitles الـ(نوثرونايكاس) نموا بـقوةٍ هنا، لأنهم لم يتنافسوا مع الـ(تيرانوصورات) لأجل الطعام
    Bazen hayvanlar yiyecek için mücadele ederken, ...mümkün olduğunca hızlı yiyip oradan uzaklaşır ve yediklerini kusarmış, ...sonra da rahat rahat yerlermiş. Open Subtitles احياناً عندما تتنافس الحيوانات على الطعام هي تأكل بأسرع ما تستطيع وتذهب وتجتره بحيث تقدر ان تأكل في سلام
    Taze yiyecek için her şeyi ayarladım. Ama nasıl aniden bu ruh haline giriyorsun? İtalyan yemeği. Open Subtitles I ترتيب الطعام الفرنسي، ثم كيف تأتي تغيير حالتك المزاجية للأغذية الإيطالية @

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more