Evet. Alışveriş merkezindeki donmuş yoğurtçu tarafından reddedildim, | Open Subtitles | أجل , حتّى أنه تم رفضي من قبل محل الزبادي المثلّج في المجمع التجاري |
yoğurtçu bacımızın eşek cennetini boylamış erkeği bana da borçluydu. | Open Subtitles | زوج فتاة الزبادي يدين لي بالمال أيضاَ |
Bu yoğurtçu bacının tekneyi ne zamana teslim almayı planlıyorsunuz? | Open Subtitles | كنت تنتظر قارب سيدة الزبادي بكم ؟ |
Evet, yoğurtçu Ahjumma gelecek kışa kadar biteceğini söyledi. | Open Subtitles | مدير محل اللبن الذي أمامنا قال أنه سيفتح في الربيع القادم |
yoğurtçu bacının peder beyde tekne varsa konuşman gereken adam harbiden de benim. | Open Subtitles | إن كان والد فتاة اللبن يملك قارباَ فأنا بالضبط الرجل الذي عليك التحدث إليه |
Peki, tamam, Yogurt Yurt'taki yoğurtçu kız. | Open Subtitles | إنها فتاة اللبن التي تعمل في محل اللبن |
Buranın adı "yoğurtçu" değil mi? | Open Subtitles | ألم يكن اسم هذا المكان "محل الزبادي"؟ |
- Bir yoğurtçu dükkânı. | Open Subtitles | -إنّه محل يبيع الزبادي . |
yoğurtçu kız mı? Evet, şirin kız. | Open Subtitles | فتاة اللبن, نعم إنها جميلة |
yoğurtçu teyze daha gelmedi. | Open Subtitles | وصاحبة اللبن ليست هنا بعد. |
yoğurtçu teyze dışarıda bekliyor. | Open Subtitles | صاحبة اللبن تنتظر بالخارج. |
O yoğurtçu teyze değil! | Open Subtitles | إنّها ليست صاحبة اللبن! |