Kes şu saçmalığı! Beni böyle üzmeye hiç hakkın yok senin. | Open Subtitles | اوقفي هذا الهراء ليس لديك حق في تخبئت هذا الموضوع عنيّ |
Alicia Florrick'in hayır deme lüksü yok, senin de onu koruma lüksün yok. | Open Subtitles | أليشا فلوريك مضطرة الآن للقبول وأنت ليس لديك إمكانية لحمايتها في هذا الوقت |
Seni kırmak istemem dostum ama süper güçlerin yok senin. | Open Subtitles | آسف لمصراحتك بالأمر يا صديقي ولكنك ليس لديك قوى خارقة |
Senin şiirin yok. Senin ışığın yok. | Open Subtitles | لا يوجد لديك احساس , لا يوجد لديك اشراقه |
Bu andan itibaren oğlumla bir işin yok senin. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً ليس لك شأن بولدي |
Beyaz subayları tutuklama yetkin yok senin. | Open Subtitles | ليست لديك السلطة لتقبض على ضباط بيض |
Yattigin falan yok senin su hapis hikayeni de ogrendim! | Open Subtitles | إنك لا تعرف شيئاً .. لقد عرفت قصتك منذ أن كن في السجن |
Bana bakıyorsun ve ben tam bir koca bebeğimdir. Annelikle ilgili bir sıkıntın yok, senin sorunun kardeşinle. | Open Subtitles | لقد أعتنيتِ بيّ وأنا أكبر طفل في العالم أنتِ ليس لديكِ مشاكل أمومة ، بل مشاكل أختية |
Sende erkeklik ne arar? Cesaretin yok senin! | Open Subtitles | أنت لست رجلاً بما يكفى ليس لديك العزم على ذلك |
Başkaları adına dövüşmemeyi seçmedikçe şansın yok. Senin Hernandez'i satın aldığın gibi beni satın aldı. | Open Subtitles | ليس لديك خيار إلا إذا اخترت أن لا تقاتل أبداً |
Gerçek imanın ne olduğu hakkında en ufak bir bilgin yok senin. | Open Subtitles | ليس لديك أدنى فكرة عما يعنيه أن تؤمن بشيء |
Emin olmanı isterim ki burada bir kuklan yok senin. | Open Subtitles | أريد فقط أن أتأكد بأنك تفهم بأنه ليس لديك دمية هنا |
Emin olmanı isterim ki burada bir kuklan yok senin. | Open Subtitles | أريد فقط أن أتأكد بأنك تفهم بأنه ليس لديك دمية هنا |
O adamdan daha fazla nefreti hak edin çok az kişi vardır. Hiçbir şeyden haberin yok senin. | Open Subtitles | هناك القليل ممن يستحقون الكراهية اكثر من ذلك الرجل, ليس لديك ادنى فكرة |
Lütfen bana, benim gerçekte kim olduğum hakkında en ufak fikrin yok senin. | Open Subtitles | أرجوك، أبي، أنت ليس لديك فكره من أدعى أنا بحق. |
Yaşlı kadın, bana emir vermeye ya da yerimi söylemeye yetkin yok senin. | Open Subtitles | أيتها المرأة العجوز لا يوجد لديك سُلطة لتحديد أو إعلان مكاني |
İçindeki karanlığı kontrol edebilecek gücün yok senin. | Open Subtitles | لا يوجد لديك القدرة على الظلام داخلك، إنه يدعوكِ. |
Bak, Gundelach, burada işin yok senin. | Open Subtitles | اسمع يا غوندلاك ليس لك أي ارتباط هنا |
Yine de sorun yok senin için değil zaten. | Open Subtitles | هذا سار جيداً إذاً، لأن هذا ليس لك. |
Cesaretin yok senin,değil mi? | Open Subtitles | ليست لديك الشجاعة , أليس كذلك ؟ |
-Bizi rahat bırak! Kimseyi düşündüğün yok senin. | Open Subtitles | دعنا وشأننا ليست لديك مشاعر حيال أي شخص |
Hiçbir şey bildiğin yok senin. Çeneni kapa ve oku. | Open Subtitles | إنك لا تعرف شيئاً ، اصمت و اقرأ |
Artık bu Krallıkta bir hakkın yok senin. | Open Subtitles | ليس لديكِ حقوق بعد الآن بهذه المملكة |
Eşin benzerin yok senin. | Open Subtitles | لا يوجد لكِ مثيل .." |