Trenin seni uzaklara götürdüğünü gördüğüm an yokluğunun katlanılmaz olacağını anlamıştım. | Open Subtitles | لحظة رأيت القطار يأخذك بعيدا أنا أعرف أن غيابك سيكون ايطاق. |
Kocanın portresini takdim edeceğimizi biliyorsundur yokluğunun yanlış mesajlar göndereceğinden korkuyorum. | Open Subtitles | أثق أنك تعلمين أننا سنكشف عن صورة زوجك غدًا، وأنا قلقة من أن غيابك سيرسل رسالة خاطئة |
yokluğunun fark edilmemesini sağlamak için önlemimizi aldık. | Open Subtitles | لقد إتخذنا إحتياطات لتأمين غيابك لن يُلاحظك حتى |
Evet, değerli biriydi ancak yokluğunun sunduğumuz hizmetlere hiçbir etkisi olmayacak. | Open Subtitles | نعم، كانت مصدر قوّة، لكن غيابها ليس له تأثير على الخدمة التي نُقدّمها. |
Bu geçici olarak, Laura'nın yokluğunun yarattığı darbeyi hafifletmek için. ta ki bu yokluğa alışana kadar. | Open Subtitles | بشكل مؤقت، لتخفيف صدمة فقدان لورا بينما نعتاد على غيابها |
Cersei, yokluğunun sonuçlarını anlıyor ama yine de burada değil. | Open Subtitles | سيرسي تفهم عواقب غيابها .وهاهي غائبة على أي حال |
yokluğunun fark edilmemesini sağlamak için önlemimizi aldık. | Open Subtitles | لقد إتخذنا إحتياطات لتأمين غيابك لن يُلاحظك حتى |
Son birkaç gündür göz önüne alındığında, yokluğunun ruhum üzerindeki sonuçlarını hissettim. | Open Subtitles | أثناء فترة غيابك للأيام القليلة الماضية شعرت بعواقب غيابك على روحي |
Sterling Cooper'ı azıcık önemsiyorsan yokluğunun herkese hasta olduğunu düşündürteceğini unutma. | Open Subtitles | حسناً، إذاكنتتهتمحول" ستيرلنقكوبر" بأيةحال، تذكر بأن غيابك سيجعل الجميع يعتقد بأنكَ مريض |
yokluğunun içinde acı çekmeye, hakkım var. | Open Subtitles | امتلك الحق، للمعاناة في غيابك |
Artık bir aya varan yokluğunun bir etkisi olduğuna şüphe yok. | Open Subtitles | لاشك أن غيابها بسبب الأمومة قد أحدث أثر |
- Neden? Çünkü Patrick ona yokluğunun neden olacağı acıyı hatırlatıyordu. | Open Subtitles | - لأنّه ذكّرها بالألم الذي يمكن أن يسبّبه غيابها - |