"yoksulların" - Translation from Turkish to Arabic

    • الفقراء
        
    • للفقراء
        
    Gelişmekte olan ülkelerdeki büyük eşitsizlik bunun görülmesini güçleştiriyor, örneğin, taşımacılık açısından, gelişmiş bir şehir, yoksulların dahi araba kullandığı bir şehir değil, tam tersi zenginlerin dahi toplu taşıma kullandıkları bir şehirdir. TED التفاوت الطبقي الكبير في البلدان النامية يجعل من الصعب أن نرى، على سبيل المثال، أن في مجال النقل، المدينة المتقدمة ليست التي يركب فيها الفقراء سيارات بل أين يستعمل الأغنياء وسائل النقل العمومية.
    Aristo'ya göre demokrasi özgür yurttaşların ve yoksulların çoğunluğu oluşturarak hükûmeti kontrol ettiği düzendir. TED عرّف أرسطو الديمقراطية كدستور، بحيث الفقراء والأحرار، هم الغالبية العظمى ، يسيطرون على الحكومة.
    Bazılarınız yoksulların kendi hatalarından sorumlu tutulmaları gerektiğine inanabilirsiniz ya da daha TED قد يعتقد بعضكم أن على الفقراء تحمل مسؤولية أخطائهم.
    Babam yoksulların ölülerini buraya gömmelerine izin verecek kadar cömertti. Open Subtitles كان سخياً للغاية, إلى درجة انه سمح للفقراء بدفن موتاهم
    Şimdi sizlere yoksulların da zenginlerin de ilaca erişebilmesini ve ilaç sektöründe yenilikleri teşvik edecek bir yol göstermek istiyorum. TED سوف أُريكم طريقة للتحفيز الجيد لشركات الأدوية للابتكار وتوفير الأدوية للفقراء والأغنياء على حد سواء.
    Daha sonra ırk ve sınıfın etkileriyle birleşmekte. İşte bu yüzden de dünyanın her yerinde yoksulların en yoksulu yaşlı siyahi kadınlar olmakta. TED والتأثيرات تتضاعف أكثر حسب العرق والطبقة، لهذا السبب، في كل مكان في العالم، أفقر الفقراء هم نساء عجائز ملونين.
    Bu da hâlâ gelişmekte olan ekonomilerde yoksulların eline geçecek yüzlerce milyon dolar demek. TED وذلك وحده سيضع مئات الملايين من الدولارات بأيدي الفقراء في الدول النامية.
    yoksulların eşyaya gereksinimi vardır diye öğretildiğini hatırlıyorum, yiyecek, giyecek, barınma gibi sahip olmadıkları nesnelere. TED اتذكر انني تعلمت حينها ان الفقراء هم من يحتاجون الامور المادية مثل الملابس والطعام والمأوى .. التي لا يملكونها
    yoksulların kendilerini mahvedecek topları kendilerinin yaptığını ama onları zenginlerin sattığını biliyordu. Open Subtitles يعرف أنّ الفقراء يبنون شرائع دمارهم لكن الأغنياء هم الذين يقنعونهم
    Hani yoksulların para olarak kullandığı şey. Open Subtitles أتعرف هذه الأشياء حيث الفقراء يستخدموها لأجل المال
    yoksulların sağlık ve eğitim giderlerini görmezden gelebilirdiniz. Open Subtitles تستطيعون اهمال حاجة الفقراء والعناية الطبية والتعليم.
    Tüm para birimlerini kalıplaştırarak, ruhsuz bir plutokratın yoksulların üzerine dışkılamasının heykelini yapmış. Open Subtitles انه يتبع الطراز العالمي فقد نحت تمثال لرجل غني بلا روح يتغوط على الفقراء
    Şimdi, ağzında gümüş bir kaşıkla yoksulların sorunları hakkında konuşmak çok kolay. Open Subtitles الآن, التحدث عن مشاكل الفقراء أمر سهل عندنا تكون ثرياً
    yoksulların cefası da iki katına, hayır on katına çıkacak. Open Subtitles معاناة الفقراء سوف تزداد ضعفين، كلا عشرة أضعاف.
    Sahte gümüşler piyasaya girdikçe yoksulların cefası daha da artacak. Open Subtitles كلما دخلت انتشرت الفضة المُزيفة أكثر، كُلما أصبح الفقراء أشد معاناة.
    yoksulların okuma yazma öğrenmesine yardım ediyor, Kraliçe'yi çok popüler yapıyorlar. Open Subtitles تساعد الفقراء للتعلم وهم يجعلون من الملكة مشهورة
    Ama Hükümet, yoksulların cepleri için hiçbirşey yapmıyor. Open Subtitles ولكن الحكومة لا تفعل شيئا لملء جيوب الفقراء.
    Bu yüzden eğer yoksul bir çocuk belirli bir özelliğe sahipse bunun yoksulluk sebebiyle mi yoksulların kötü genleri olmasından mı kaynaklandığını bilmiyoruz. TED فإن طوّر طفل فقير صفة معينة، لا نعرف إن كان هذا بسبب الفقر أو إن كان للفقراء جينات سيّئة.
    Kamu arazileri çitle çevrildiğinden beri, yoksulların yakacak ve yiyecek arayacakları bir yer kalmadı. Open Subtitles منذ إغلاق الأراضي العامة لا يوجد مكان للفقراء ليأمنوا الوقود و الطعام
    yoksulların hakkını savunması hoşuma gidiyor. Open Subtitles أحب الطريقة التي أصبح فيها محامياً للفقراء و المحرومين نعم , نعم أنتِ لا تري

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more