yoksullara evrak işlerinde yardımcı olabilir veya fatura ödemelerini hatırlatmak için mesaj gönderebilirdik. | TED | يمكننا مساعدة الفقراء بأعمالهم الورقية أو إرسال رسائل نصية لهم لتذكيرهم بدفع فواتيرهم. |
Yani, yoksulluğu bitirmek için sadece yoksullara elden para vermek istediğini söylüyorsun. | TED | تعني أنك تريد أن يحصل الفقراء على مال أكثر للقضاء على الفقر. |
Biz hırsızlar, bok gibi parası olan zenginlerden çalıp yoksullara dağıtırız. | Open Subtitles | نحن اللصوص نسرق أموالاً قليلة من الأثرياء القذرين ونوزعها على الفقراء. |
Bugün Bihar bile bir dönüşüm yaşıyor ve dışa açılıyor yönetimi şeffaf, erişilebilir ve yoksullara karşı duyarlı kılan kararlı bir liderliğin izinde ilerliyor. | TED | اليوم، حتى بيهار تدور وتتفتح تحت قيادة ملتزمة تشكل حكومة شفافة ومتاحة وتستجيب للفقراء. |
Ataerkil bürokrat endüstrisinden kurtulmalı ve gelirlerini yardım etmeleri gereken yoksullara teslim etmeliyiz. | TED | ويجب أن نتخلص من القطاع الواسع من البيروقراطيين الأبويين حيث يمكن أن نمنح رواتبهم للفقراء ممن يجب أن يساعدوهم. |
Kendi patronun olabilirsin ve yoksullara yardım ederken güzel paralar kazanabilirsin. | TED | يمكنكم أن تعملوا لحسابكم الخاص، وتساعدوا المحتاجين وتجنوا أرباحًا جيدة من ذلك. |
İnsanlar, yoksullara yardım etmek için kar gütmeyen organizasyonlar kurup bunlara milyonlarca dolar yatırdılar. | TED | قام العديد من الأشخاص بجمع الملايين من الدولارات واستثمارها في منظمات غير ربحية الهدف من وراءها مساعدة الفقراء. |
Sağlık sistemimizdeki yetersizlikten faydalanarak yoksullara hizmet vermek. | TED | تستغل نقاط الضعف في المنظومة الصحية لخدمة الفقراء. |
Mal ve hizmeleri yoksullara nasıl sattığımıza ilişkin öğrenilecek birçok ders. | TED | الكثير من الدروس يمكن تعلمها عن كيف نبيع السلع والبضائع إلى الفقراء. |
Bir arabam vardı, ama yoksullara yardım için sattım. | Open Subtitles | كان لدي سيارة لكني بعتها لمساعدة الفقراء |
Bir toplumdaki insanlar yoksullara doğrudan veya yardım kurumları aracılığı ile maddi yönden düşünemez. | Open Subtitles | يجب علينا أن نساعد الفقراء بأفضل ما نستطيع سواء بطريقة مباشرة أو عبر الجمعيات الخيرية |
Benim görevim yoksullara, dara düşenlere ve eziyet görenlere yol göstermek. | Open Subtitles | واجبي الأوحد هو خدمة الفقراء والمكروبين والمضطهدين |
Majesteleri, bu gibi zor zamanlarda yoksullara yardım etmenin hükümdarlığın itibarını arttıracağına inanıyor. | Open Subtitles | جلالتها تؤمن أن مساعدة الفقراء في هذا الوقت العصيب سينقذ سمعة التاج |
Eğer yoksullara yardım için çok para harcarsanız ve bundan para kazanmazsanız, bu parayı kaybederseniz, yenilikçi faaliyetlerinizi sürdüremezsiniz. | TED | إذا أنفقت الكثير من المال لمساعدة الفقراء ولم تحصل على المال بالمقابل، وتخسر المال؛ لن تستطيع الإستمرار في أنشطتك المبتكرة. |
onu yoksullara genişletilebilir ve ulaşılabilir kıl. | TED | أجعلها لا نهائية ومتوسعة ومعقولة السعر للفقراء. |
Öyle görünüyor ki zengin oldu. Ve zamanını yoksullara iyilik yaparak geçiriyor. | Open Subtitles | لقد سمعت أنه غني الآن ويعطي المال للفقراء |
Üniversiteler kurduğu için mi ve yoksullara ev yaptığı için mi? | Open Subtitles | لانه,بنى الجامعات,وبنى البيوت للفقراء على المروج الخضراء؟ |
Yoksullar için ayrılan para yoksullara gitmeli. | Open Subtitles | الأموال التي خصصت للفقراء يجب أن تذهب للفقراء |
Yoksullar için ayrılan para yoksullara gitmeli değil mi? | Open Subtitles | تلك الأموال خصصت للفقراء يجب أن تذهب إليهم |
- yoksullara bağışlanması için eşyalarını topluyordum sadece. | Open Subtitles | أنا أوضب أغراضها وحسب حتّى يتم التبرع بهم للفقراء |
yoksullara, evsizlere, gazilere, yaşIılara yardım amacıyla kurulan, kar gözetmeyen bir kuruluş. | Open Subtitles | المنظمات الغير هادفة للربح المخصصة لمساعدة المحتاجين و عديمى المأوى .. وكبار السن |