"yol açan" - Translation from Turkish to Arabic

    • التي تسبب
        
    • التي أدت إلى
        
    • أدى إلى
        
    • التي تسببت
        
    • الذى تسبب
        
    • الذي أدّى
        
    • الذي تسبب
        
    • أنت طريقة
        
    • أدّى إلى
        
    • المسببة للأمراض
        
    Bu soruna yol açan diğer bir ciddi felaket ise, aşırı derecede şiddete başvurulması ve bu, dünya çapında muazzam şekilde artmakta. TED والمفسدة الأخطر هنا التي تسبب هذه المشكلة هي اللجوء إلى العنف بشكل متزايد وهذا يزداد بشكل مخيف حول العالم.
    Böyle yoğun ama akıcı olan bir trafikte, trafik sıkışıklığına yol açan olaylar dizisini başlatmak için ufacık bir rahatsızlık yeterli. TED بهذه الحركة المرورية الكثيفة، ولكن الانسيابية، تحتاج فقط لاضطراب طفيف لتبدأ سلسلة الأحداث التي تسبب زحمة مرورية.
    Toprak için rekabetin gerilime yol açan sebeplerden biri olduğunu duydum, öyleki 90'larda soykırıma sebep oldu. TED سمعت أنه قيل أن الصراع على الأرض واحد من الأشياء التي أدت إلى التوترات وتسببت في الإبادة الجماعية في التسعينيات.
    Harap olmuş şehrime baktığımda ister istemez kendime soruyorum: Bu anlamsız savaşa yol açan şey neydi? TED عندما أنظر إلى مدينتي المدمرة أسأل نفسي: ما الذي أدى إلى هذه الحرب التي لا معنى لها؟
    Yani faciaya yol açan eylemlerinin neticesiyle yüzleşmekten. Open Subtitles أعني مواجهة عواقب أفعالك التي تسببت بوقوع كارثة
    Ölümcül anevrizmaya yol açan Nanovirüs'ü hatırladın mı? Open Subtitles أتذكر فيروس النانو الذى تسبب فى حالات الوفاة ؟
    -Ani ölüme yol açan, ikinci kurşun olmalı. Open Subtitles البطين الأيسر للقلب و الذي أدّى للوفاة الفورية
    Benimle birlikte 16 kişinin yoğun bakım ünitesine bağlanmasına yol açan bir deneme. Open Subtitles الأمر الذي تسبب في نقلي أنا و ستة عشر أخرين الي قسم العناية المركزة
    Daha fazla soru sormaya yol açan, bir soru sorma stiliniz var. Open Subtitles و لديك أنت طريقة غريبة في طرح أسئلة تستدعي طرح أسئلة أخرى
    O, modern bilimde en ateşli münakaşalara yol açan bir bilmece. Open Subtitles إنّها لغز أدّى إلى أكثر المُناظرات سِباباًً بتاريخ العلم الحديث.
    Ama hastalığa yol açan nokta mutasyonlarının en büyük kesimini onarmak A'ları G'lere ve T'leri C'lere çevirebilen ikinci sınıf bir baz düzenleyiciyi geliştirmeyi gerektirir. TED لكن تصحيح القسم الأكبر من الطفرات النقطية المسببة للأمراض ستتطلب تطوير صنف ثانٍ من محرري القواعد، واحدًا يمكنه تحويل القواعد من نوع الأدينين إلى غوانين أو ثايمين إلى سايتوسين.
    Şimdi geri döndü ve frengiye yol açan spiroketler beyin hücrelerini yiyor. Open Subtitles لكن عاد الآن، و البكتيريا التي تسبب المرض تأكل خلايا مخك
    Annende krize yol açan yara izi... beynin motor kontrol merkezine çok yakın. Open Subtitles الندوب التي تسبب صرع والدتكِ ايضاً قريبة جداً من مركز وسط الدماغ
    Ama bunu yapmak için korkuya yol açan hormonlardan oluşan yoğun bir kaynağa ihtiyacı vardı. Open Subtitles كان بحاجة إلى مصدر مكثف من الهرمونات التي تسبب الخوف
    Savunma makamı buna yol açan olaylar hakkında olağandışı yaratıcı bir açıklama yaptı. Open Subtitles قدم لنا الدفاع تفسيراً عجيباً وإبداعي للأحداث التي أدت إلى هذا
    Nereye gitsem etrafımdaki tahribata yol açan şey de şehvetti. Open Subtitles والشهوة التي أدت إلى تدمير من حولي في كل مكان ذهبت إليه
    Ve yokluğu senin yargıç olarak atanmana yol açan adamın tâ kendisinin önümüzde ölü olarak asılı olması gibi gibi tuhaf bir raslantı üzerinde kafa yorabiliriz. Open Subtitles ولنا أن نتساءل على صدفة غريبة أن الرجل ذاته الذي غياب أدى إلى تعيينكم قاضي معلقة ميت أمامنا.
    Jericho'nun politik krize yol açan bir şey yapmış olmasıydı. Open Subtitles فعلوا شيئاً أدى إلى أزمةٍ سياسيه
    Evet. Çocuğun ölmesine yol açan yangını o başlatmıştı. Open Subtitles نعم، هي التي تسببت في النار التي قتلته
    Evet. Çocuğun ölmesine yol açan yangını o başlatmıştı. Open Subtitles نعم، هي التي تسببت في النار التي قتلته
    Ama italya'nin teslim olmasina ve taraf degistirmesine yol açan, Mussolini'nin iktidardan düsüsünü önlemeyi basaramaz. Open Subtitles لكنه لم يتمكن من منع اسقاط موسولينى الذى تسبب باستسلام ايطاليا وتغيير المواقف
    Yatırım bankaları internet hisselerinde büyük bir balon yarattılar ve bunu takiben 2001 'de beş trilyon dolarlık bir yatırım kaybına yol açan bir kriz meydana geldi. Open Subtitles قامت البنوك الاستثمارية بدعم الفقاعة الضخمة فى أسهم الإنترنت و تلى ذلك انهيار عام 2001 الذى تسبب فى خسارة قدرها 5 تريليون دولار
    Bu tahmine yol açan etmenleri belirleyebilecektir. Open Subtitles هو سَيَكُونُ قادر على العَزْل العوامل الذي أدّى إلى التنبؤِ.
    En sonunda çöküşüne yol açan, Oedipus'un kendi hatalarıydı, değil mi? Open Subtitles الذي أدّى في نهاية المطاف لسقوطه، حسناً؟
    ŞÜPHELİ NEZARETTE Yangına ve patlamalara yol açan adam ölümden döndü... Open Subtitles الشخص الذي تسبب في الحريق و الإنفجار
    Daha fazla soru sormaya yol açan, bir soru sorma stiliniz var. Open Subtitles و لديك أنت طريقة غريبة في طرح أسئلة تستدعي طرح أسئلة أخرى
    Eski bir doktora sonrası araştırmacısı olan Nicole Gaudelli'nin liderliğinde bu ikinci sınıf baz düzenleyiciyi geliştirmeye başladık, bu, teoride patojenik nokta mutasyonlarını yarısına kadar düzeltebilecekti, hızlı yaşlanmaya sebep olan progeriaya yol açan mutasyon da dâhil. TED بقيادة نيكول جوديلي، إحدى طالبات الدكتوارة السابقات في المختبر، تعهدنا لتطوير صنف ثانٍ من محرري القواعد، الذي يمكنه نطريًا تصحيح ما يصل إلى نصف الطفرات النقطية المسببة للأمراض تقريبًا، بما فيها تلك الطفرة التي تسبب مرض الشيخوخة المبكر.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more