"yol bulmak" - Translation from Turkish to Arabic

    • إيجاد طريقة
        
    • البحث عن طريق
        
    • تجد طريقة
        
    • ايجاد وسيلة
        
    • نجد طريقة
        
    • لإيجاد طريقة
        
    • أجد طريقة
        
    Bence buradaki işimiz, sizin birbirinizle açık olarak davranacağınız bir yol bulmak. Open Subtitles أظن أن هدفنا هنا هو إيجاد طريقة لكما لتصبحا صريحَين مع بعضكما
    Bu yüzden son dört saatimi bunu izni olmadan yapabileceğimiz yasal bir yol bulmak için harcadım. Open Subtitles لهذا قضيتُ آخر 4 ساعات في محاولة إيجاد طريقة قانونيّة للقيام بها دون موافقتها
    Tek yapmak istediğim Aşka geri dönüş için bir yol bulmak Open Subtitles جل ما عليّ فعله البحث عن طريق العودة إلى الحب
    Her zaman bir yol bulmak. Open Subtitles دائما ما تجد طريقة لتجعل عملك أكثر أهمية من عائلتك
    I burada zaten çıkmak için bir yol bulmak zorundadır. Open Subtitles ولا بد لي من ايجاد وسيلة للخروج من هنا بالفعل.
    Biz de güven oluşturmak ve bu 2,5 milyar kişiyi finansal erişime ulaştırmak için bir yol bulmak istedik. TED لذلك أردنا أن نجد طريقة لبناء الثقة ولإتاحة الخدمات الائتمانية أو المالية لهذه الفئة والتي يبلغ عددها ٢.٥ مليارشخص
    Ama geçit yok oldu, eve gitmek için başka bir yol bulmak zorunda kalacaksın. Open Subtitles ولكن مع البوابة دمرت، سيكون لديك لإيجاد طريقة أخرى المنزل.
    Diğer yandan, yaratıcılığımın kendi başarısıyla hayatta kaldığından emin olmak için bir yol bulmak zorundaydım. TED بعبارة أخرى، كان علي أن أجد طريقة ما أتأكد من خلالها أن إبداعي قد تجاوز نجاحه.
    Biz de onu yaşatmak için bir yol bulmak istiyoruz. Open Subtitles لذا نرغب في إيجاد طريقة لإبقائه على قيد الحياة
    Başka bir yol bulmak için beynimi zorlayıp duruyorum. Open Subtitles كنت أحاول التفكير مليًا لمحاولة إيجاد طريقة أخرى.
    Lanet olasıca timsahı öldürecek bir yol bulmak için bir yüzyıl harcadım. Open Subtitles أمضيت ما يربو عن قرن محاولاً إيجاد طريقة لقتل التمساح اللعين
    Bu piçi anlaşmadan çıkaracak bir yol bulmak istiyorum. Open Subtitles أريدُ إيجاد طريقة لإبعاد هذا الحقير عن الصفقة
    Bu işleri yapabilmek için daha iyi bir yol bulmak istiyorsak, sağlam ve kendini organize eden algoritmaları bulmak için Afrika'dan uzağa bakmaya gerek yok. TED لذلك إذا كنا نريد إيجاد طريقة أفضل للقيام بذلك النوع من العمل ، نحتاج فقط أن ننظر ليس أبعد من أفريقيا للعثور على خوارزميات التنظيم الذاتي القوية هذه.
    Tek yapmak istediğim Aşka geri dönüş için bir yol bulmak Open Subtitles جل ما عليّ فعله البحث عن طريق العودة إلى الحب
    Tek yapmak istediğim Aşka geri dönüş için bir yol bulmak... Open Subtitles جل ما عليّ فعله البحث عن طريق العودة إلى الحب
    Eğer evliliğinin yürümesini istiyorsan, yürümesini sağlamak için bir yol bulmak zorundasın. Open Subtitles انأردتانجاحزواجك, عليك أن تجد طريقة كي تجعله ينجح
    Siz artık Batman değilsiniz. Başka bir yol bulmak zorundasınız. Open Subtitles أنك لست الرجل الوطواط بعد الآن يجب عليك ان تجد طريقة أخرى
    I carouse daha Öğrenciler çok iyi umut verici olduğunu biliyorum. Onlar bir yol bulmak zorundadır. Open Subtitles وأنا أعلم أن الطلاب وعد جيدا ثم أسرف في تناول الخمر، فإنها يجب ايجاد وسيلة.
    Fakat Costello, bir yol bulmak zorunda olduğunu biliyordu. Open Subtitles ولكن (كوستيلو) يعرف ان عليه ايجاد وسيلة
    Şuan bilmiyorlar, ve bunu onlara iletmek için iyi bir yol bulmak lazım, çünkü henüz bulmuş değiliz. TED في الوقت الحالي هم لا يعلمون، و سوف يكون رائعًا أن نجد طريقة لنتواصل بشكل أفضل، لأننا لم نتواصل.
    Alınma, ama biz gerçekten onu öldürmek için bir yol bulmak için gerekir. Open Subtitles بدون إهانة ، و لكن يجب علينا أن نجد طريقة لنقضي عليه
    Onunla başa çıkmak için bir yol bulmak, hepimizin görevi. Open Subtitles الأمر عائد لنا جميعا لإيجاد طريقة للتعامل معها
    Bu geçişi normalleştirebilecek bir yol bulmak istedim, rahatsızlığın hastalıkla her zaman aynı şey olmadığını açıklamak için. TED أردت أن أجد طريقة لتوضيح أن ذلك الانتقال طبيعي، ولشرح أن عدم الارتياح ليس دائمًا مرادفًا للمرض.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more