"yoluydu" - Translation from Turkish to Arabic

    • الطريقة
        
    • وسيلة
        
    • الوسيلة
        
    • طريقتها
        
    • السبيل
        
    • طريقته
        
    • إلا طريقة
        
    Wall Street dingillerinin bizim köylü araci kurum oldugumuz düsüncesini durdurmanin tek yoluydu. Open Subtitles كانت الطريقة الوحيدة لإيقاف أوغاد وول ستريت بالتفكير فينا على أننا نشالين صغار
    Wall Street dingillerinin bizim koylu araci kurum oldugumuz dusuncesini durdurmanin tek yoluydu. Open Subtitles كانت الطريقة الوحيدة لإيقاف أوغاد وول ستريت بالتفكير فينا على أننا نشالين صغار
    Tek giriş ve çıkış yolu, yüksek gelgitte ortadan kaybolan bir koridor yoluydu. Open Subtitles الطريقة الوحيدة داخل أو خارج تستخدم ليكون جسر التي اختفت عند ارتفاع المد.
    Çeteyi yürütenler açısından görünüşe göre çok fazla para kazanmanın harika bir yoluydu. TED وللأشخاص الذين يديرون العصابة، كانت وسيلة ممتازة للحصول على المال.
    Tabi bu okulda kendi yerimi bulabilmem açısından iyi bir kurtuluş yoluydu. TED إذاً فقد كان من الجيد أن أنجو بتلك الوسيلة التي وجدتها لإيجاد مكاني الخاص في المدرسة.
    Onu hiç tanımamıştı, ancak hastalarıyla ilgilenmek babasıyla bağlanmanın yoluydu. Open Subtitles لم تعرفه حتى ولكن مقابلو مرضاه كانت طريقتها بالأتصال به
    Bu, Jonas'a, bana hakkım olanı verdirmenin tek yoluydu. Open Subtitles كان السبيل الوحيد سيكون جوناس أي وقت مضى نظرا لي ما كان يحق لي. الحق.
    DJ: Bu evliliğimi korumanın tek yoluydu... ...çünkü gördüğünüz gibi Beverly yerinden olduğunu düşünüyordu. TED ديريك : لقد كانت الطريقة الوحيدة لكي انقذ زواجي لاني بيفرلي حينها شعرت انه تم استبدالها .. وشخص آخر جلس مكانها
    Fakat hareketsiz oturma benim için deneyimlerime göz gezdirmemin, gelecek ve geçmişten anlam çıkarmanın tek yoluydu. TED لكنها كانت الطريقة الوحيدة التي وجدتها كي أستطيع التدقيق من خلال شريط أحداث تجربتي وإيجاد معنى لمستقبلي وماضي.
    Şiddet içeren cihat benim için soylu, yiğit bir şeydi ve yardımın en iyi yoluydu. TED كنت أفكر أن الجهاد المعنف كان نبيلًا، مقدامًا، وأنه الطريقة المثلى لتقديم المساعدة.
    Bu bir şeyler yapabilmenin tek yoluydu. TED كانت تلك هي الطريقة الوحيدة لإنجاز الأعمال.
    Bu, antik dünyada bunu yapabilmenin tek yoluydu çünkü engebeli yollarda yiyecek taşımak çok zordu. TED كانت هذه هي الطريقة الوحيدة الممكنة في العالم القديم لأنه كان صعباً جداً نقل الغذاء عبر الطرق التي كانت وعرة
    Kendi başına yapmak istiyordu ve bu ona engel olmanın tek yoluydu. Open Subtitles كانت تريد ان تنفصل بنفسها وكانت هذه هى الطريقة الوحيدة لمنعها
    Seni takip etmemelerinin tek yoluydu. Open Subtitles هذه هى الطريقة الوحيدة لكى لا يبحثوا عنكى مرة أخرى
    Ailemin hayat sigortasından para almalarından emin olmamım tek yoluydu. Open Subtitles إنها الطريقة الوحيدة التي يمكنني التأكد من إنهما ستحصلان على أموال التأمين على الحياة
    Atlet Bursu üniversiteye gitmemin tek yoluydu. Open Subtitles المنحة الرياضية كانت الطريقة الوحيدة لي لدخول الجامعة
    Şeytani soysuzun güzel sözlerini tutturmasının muhtemelen tek yoluydu. Open Subtitles الطريقة الوحيدة لهذا المنحل الشيطاني لينال غرضه
    Sanırsam James Baldwin'e yakın hissetmemin nedeni, bu boşluğu doldurmanın ve ırk bakımından bilinçli hissetmenin bir yoluydu. TED ولذلك أعتقد أنني لجأتُ إلى جميس بالدوين، بوصفها وسيلة لسد هذه الفجوة وبوصفها وسيلة للشعور بالوعي العنصري.
    Lütfen. Parti hattı hiç olmadı. O sadece para kazanmanın yoluydu. Open Subtitles بربّك، لم يكن هناك أيّ توجه سياسي، كانت مجرد وسيلة لكسب المال.
    Bakireliklerini kaybetmenin ve sonrasında başka erkeklerle istediklerini yapmanın tek yoluydu. Open Subtitles لقد كانت الوسيلة الوحيدة كىيتخلصوامن عذريتهم.. ويصبحون احراراً كى يفعلوا ما يشائون مع الرجال الأخرين
    Bu, onun hoşça kal deme yoluydu, ben ise, beynimde 2 yılın uzun olmadığını tekrarlıyordum sürekli. Open Subtitles لقد كانت تلك طريقتها في الوداع ولقد فضلت أردد في مخيلتي إن سنتان ليست بالكثير
    Onun öldüğününe seni inandırmak, onu unutmanın tek yoluydu. Open Subtitles واعتقادك انه ميت كان السبيل الوحيد امامى كى تدعه يذهب
    Bu ilahiyata yada eyalet kilisesine girmenin tek yoluydu. Open Subtitles كانت طريقته الوحيدة للإلتحاق بالمعهد الديني بدلاً من الأبرشية
    O günlerde, fakir bir çevreden geldiysen bu bir para kazanma yoluydu. Open Subtitles في تلك الأيام, إذا كُنت قد أتيت من بيئةٍ فقيرة لن تجد إلا طريقة واحدة لـ كسب المال

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more