Kayıp Şahıslar'ı aradığımda birinin gelmesinin zaman alacağını söylemişlerdi ama hepiniz buradasınız. | Open Subtitles | عندما اتصلت بقسم التحقق بالأشخاص المفقودين قالوا أن الأمر سيأخذ وقتاً قبل أن يأتي أحد لكن ها أنتم ذا |
Annemin beni affetmesinin uzun zaman alacağını düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت بأنه سيأخذ وقتاً طويلاً من امي لكي تسامحني |
- Gerçeğine yakın olur demiştin. - zaman alacağını söyledim. | Open Subtitles | لقد قلت أنها ستنقبض - لقد قلت أن ذلك سيأخذ وقتاً - |
Çok faydalı olacak çünkü Martha Stewart, elmalı turtanın hakikaten çok zaman alacağını ve meyveli tatlılar arasında farklı bir yeri olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | لأن مارثا ستيورت تقول أن فطيرة التفاح في الحقيقه تستغرق وقت طويل و صعبه بـ جميع أنواع حلويات الفواكه بسيطه جداً، لكن معقداً جداً |
- Uzun zaman alacağını sanıyordum Jen. | Open Subtitles | -ظننت إنها تستغرق وقت أطول يا (جين)؟ -أطول لماذا؟ |
Neden? Üzerlerine vericileri takmanın çok zaman alacağını söylüyor. | Open Subtitles | يقول أن وضعهم سيستغرق وقتاً طويلاً |
Yemek yapmak için bu kadar çok zaman ayırırsan... Çocuk bezlerini değiştmenin ne kadar zaman alacağını merak ediyorum.. | Open Subtitles | جاي " إذا كنت اخذت هذا الوقت كله في قلي " السمكة ، كم ستأخذ وقت تغيير ملابس الطفل |
Sana zaman alacağını söylemiştim. | Open Subtitles | أخبرتك أنه سيأخذ وقتاً |
Yok, acele ediyor ama her şeyi toplamanın zaman alacağını söyledi. | Open Subtitles | -لا لا، لقد أنهى هذه بسرعة، لكنّه قال أن جمعها سيستغرق وقتاً طويلاً |
Mahkemenin zaman alacağını biliyordu tam zamanında kaçmış oldu. | Open Subtitles | لقد علم أنها ستأخذ وقت لتحول إلى المحكمة ثم سيهرب بعدها |