"zaman geçirmeye" - Translation from Turkish to Arabic

    • قضاء وقت
        
    • قضاء الوقت
        
    • ليقضي وقتًا
        
    • بقضاء وقت
        
    Sadece birlikte güzel zaman geçirmeye başlamıştık ve... kendimi kötü hissetmeme sebep oldu ve endişelendirmeye başladı. Open Subtitles بمجرد أن نبدأ فى قضاء وقت سعيد معاً.. تبدأ فى جعلى أشعر بالسوء و عدم الأمان
    Ve eğer istersen... birlikte daha fazla zaman geçirmeye başlarsak neler olacağını görmek isterim. Open Subtitles ولو اردت أريد أن أفهم ما قد يحدث لو بدأنا قضاء وقت أكثر معاَ
    Ben sadece seninle kaliteli bir zaman geçirmeye çalışıyorum, sen ise hayranlarının ilgisine o kadar muhtaçsın ki. Open Subtitles حسنا ,انا فقط احاول قضاء وقت طيب معك وانت يأسة لإهتمام معجبيك 000
    Buranın sahibi gelecek, yeni kızlarla zaman geçirmeye bayılır. Open Subtitles المالك سيمرّ، يحب قضاء الوقت مع الفتيات الجديدات
    Evine, ailesiyle zaman geçirmeye gidiyordu. Open Subtitles سيعود إلى منزله ليقضي وقتًا مع عائلته
    "Bob ortalama Amerikan ailesiyle zaman geçirmeye zorlanıyor" du. Open Subtitles .. كنت ملزوما بقضاء وقت مع .. العائلة الأمريكية المتوسطة
    Hadi ama, Dad. Burda biraz iyi zaman geçirmeye çalışıyoruz. Open Subtitles هيا يا أبي، نحن نحاول قضاء وقت ممتع هنا
    Erkek arkadaşınla, biraz güzel zaman geçirmeye ne dersin? Open Subtitles كيف ترغبين في قضاء ...وقت ممتع مع خليلك؟
    Tamam, insanlarla daha fazla zaman geçirmeye başlamamız gerek. Open Subtitles حسنا، نحتاج قضاء وقت اكثر مع البشر
    Hayır, annem her zaman "zaman geçirmeye değecek tek insan da öldü" derdi. Open Subtitles لا، أمّي تقول دائماً "الأشخاص الوحيدين الذين يستحقون قضاء وقت معهم ماتوا".
    Diğer sonuçlar arasında şunlar var: Uzun süreli tacizci takip -istismarcı tekrar evlendikten sonra bile-, parasal kaynakların inkârı ve aile mahkeme sisteminin, kurbanı ve çocuklarını korkutmak için manipüle edilmesi; bu çocuklar aynı zamanda aile mahkemesi hakimleri tarafından düzenli olarak annelerini döven adamla kontrol edilmeksizin zaman geçirmeye zorlanıyorlar. TED نتائج أخرى تتضمن مطاردة طويلة المدى. حتى إذا تزوج المعتدي مرة أخرى، انكار مصادر مالية، وتلاعب في نظام المحاكم الأسرية لارهاب الضحية وأطفالها، الذين وبصورة منتظمة يجبرون من قضاة المحاكم الأسرية على قضاء وقت غير مراقب مع الشخص الذي يضرب أمهم.
    Ama seninle çok zaman geçirmeye alışmıştı. Open Subtitles لكنه معتادة على قضاء وقت معه
    İyi zaman geçirmeye çalışın tamam mı? Open Subtitles ...إذا حاولي قضاء وقت ممتع حسنًا؟
    Şimdi Lucy'le zaman geçirmeye odaklanabilirim. Open Subtitles الآن يمكنني التركيز على قضاء الوقت مع لوسي.
    Ona ne kadar değer verdiğini söyledikten sonra seni acımasızca reddeden biriyle zaman geçirmeye zorlanmak. Open Subtitles ما هي الحالة، (جيس)؟ اجبرت على قضاء الوقت مع شخص ما و الذى رفضك بدون رحمة
    Kısacası onunla zaman geçirmeye bayılıyordum. Open Subtitles أحببت قضاء الوقت معه ببساطة
    Evine, ailesiyle zaman geçirmeye gidiyordu. Open Subtitles سيعود إلى منزله ليقضي وقتًا مع عائلته
    Conrad taşrada daha fazla zaman geçirmeye başladı sadece burada kendini rahat hissedebildiğinden dolayı işine odaklanabileceğini düşünüyordu. Open Subtitles بدأ(كونرد) بقضاء وقت أطول في المدينة ،ليُركز على العمل لأنه كان يشعرُ بالراحة أكثر هناك

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more