zaman içerisinde başarılı olurlar ama istedikleri kadar değil. | TED | مع مرور الوقت سينجحون لكن ليس تمامًا كما يريدون أن يكون |
CRISPR, hücrelerin zaman içerisinde mağruz kaldıkları virüsleri kaydetmelerini sağlayan bir mekanizma. | TED | إنها آلية تمكن الخلايا من تسجيل الفيروسات التي تعرضت لها مع مرور الوقت. |
Ayrıca, Yaşlılar zaman içerisinde yok olacaklarını söylediler. | Open Subtitles | بالإضافة ، الشيوخ قد قالوا أنهم قد يختفوا مع الوقت |
İnanıyorum ki, zaman içerisinde gelmiş geçmiş en büyük büyücü olacaksın. | Open Subtitles | وأنا أؤمن بأنك مع الوقت ستصبح أعظم ساحر على الإطلاق |
Drina Nehri üzerinde, Ivo Andrić tarafından kaleme alınan bir romana konu olmuş. Romanda Avrupa'nın ve Balkanların bu en sorunlu bölgesinde zaman içerisinde ne kadar büyük duvarların inşa edildiği konu ediliyor. | TED | وهو الجسر الذى يمر فوق نهر درينا، وهو موضوع رواية كتبها إيفو أندريتش، وتتحدث عن كيف أنّه وفى ذلك الجزء المضطرب من أوروبا و البلقان تم بناء عدد هائل من الأبنية عبر الزمن. |
Ve esasında, elimizdeki son verilere göre zaman içerisinde karmaşıklığa eğilim gerçekleşiyor. | TED | وفي الواقع، نحن لدينا بيانات حالية تظهر أن هناك إنجراف حقيقي نحو التعقيد عبر الزمن. |
Şimdilerde, zaman içerisinde, şunu fark ettik ki, beynin farklı tarafları farklı şeyler yapıyor. | TED | الآن، بمرور الوقت أصبحنا ندرك أن الأجزاء المختلفة من الدماغ تفوم بأمور مختلفة |
Peki bütün hayatımızı zaman içerisinde geliştiği gibi izleyebilsek nasıl olurdu? | TED | ولكن ماذا لو كان بامكاننا مراقبة حياة بكاملها، أثناء تشكلّها مع مرور الوقت ؟ |
Birçoğumuz gitmeyi seviyoruz ve stabil kalmaları için gezegenimizdeki değişiklere rağmen parkları kontrol ettiğimiz için zaman içerisinde daha hassas alanlar oluyorlar. | TED | يحب الكثير منا الذهاب إلى هناك، ولأننا تحكمنا في جعلها مستقرة على سطح كوكب متغير، فإنها تصبح أكثر حساسية مع مرور الوقت. |
Ve biz kesinlikle zaman içerisinde öğrendik ki çok daha verimli ve çok daha yaratıcı sonuçlar doğuran bir beyin fırtınası geçirisiniz herkes kurallara göre oynadığında. | TED | وبالتأكيد لقد تعلمنا مع مرور الوقت أننا نحصل على تفكير افضل وأفكار خلاقة اكثر عندما يلعب الجميع تبعا للقواعد. |
zaman içerisinde biliyorumki bu acı dayanılır bir hale gelecektir. | Open Subtitles | و أنا أتمنى أيضاً أنه مع مرور الوقت سيتحول هذا الحزن إلى ذكرى عظيمة |
Bir araya getirdiği eşsiz kanıtlar zaman içerisinde gezegenlerin nasıl hareket ettiğine dair sırları açığa çıkaracaktı. | Open Subtitles | وتراكمت لديه كمية من البيانات مع مرور الوقت ستكون السبب في كشف أسرار حركة الكواكب |
Galaksilerin oluşumunu anlamak için merkez noktamız karadelikler. zaman içerisinde nasıl geliştiklerini anlamamız için bir anahtar görevini görürler. | Open Subtitles | الثقوب السوداء أساسية لفهم طريقة تشكّل المجرّات وتطوّرها مع الوقت |
Ama zaman içerisinde, biraz da şansla ona aşık olabilirsin. | Open Subtitles | لكن كما تعلمين مع القليل من الحظّ، مع الوقت أنتِ ستقعين بحبّه |
Dizilerin zaman içerisinde başarısız olacağını anlamışlardır. | Open Subtitles | يجب أن يأخذوا قياسات إن كان المسلسل سيفشل مع الوقت |
Ritmi genelde müziğin bir unsuru olarak ele alırız fakat aslında okyanus gelgitlerinden kalp atışlarımıza kadar, etrafımızdaki dünyada her yerde bulunur ve ritim özünde, zaman içerisinde devamlı olarak tekrar eden bir olaydır. | TED | غالبًا مانعتبر الإيقاع عنصرًا من عناصر الموسيقى، لكنه في الواقع موجود في كل مكان حولنا في العالم، من مد وجزر المحيط حتى نبضات قلبنا، يعتبر الإيقاع في جوهره حدثًا يتكرر بإنتظام مع الوقت. |
Fakat zaman içerisinde dinginleşirler ve daha dengeli bir hale gelirler. | Open Subtitles | لكنها مع الوقت هدأت وأصبحت مستقرة |
Şimdi size zaman içerisinde bu boşluğun ne kadarının ekranlar tarafından işgal edildiğini göstereceğim. | TED | ما أنا بصدد القيام به الآن، هو أن اُريكم كم تبلغ المساحة التي تشغلها الشاشات عبر الزمن. |
Sakin ve kararlı koşullarda zaman içerisinde biriken kum ve çamurdan oluşan yataklar. | Open Subtitles | قاع من الرمل و الوحل الذي تراكم تدريجيا عبر الزمن في ظروف من السكينة و الثبات |
Ve doğal sistemlerin zaman içerisinde çeşitlilik ve dayanıklılık konusunda artış gösterdikleri gibi, bu projede de olasılıkların sayısı artmaya devam etmektedir. | TED | كما تفعل الانظمة الحيوية والتي تتشعب بصورة كبيرة عبر الزمن .. وهناك شعور عام يطغى جراء هذا المشروع يخص الاحتمالات الممكنة والتي تزداد يوما بعد يوم فيه هذا المجال |
Belki de zaman içerisinde ileri-geri hareket ettiği... için en kuvvetli etkisi budur. | Open Subtitles | لذا فإن تأثيرات هذا الحدث الأكثر قوة يمكنه أت يتقدم وأن يعود للخلف بمرور الوقت |
Ve zaman içerisinde bu yapı için birşey yapmazsanız, zayıflayacaktır. | Open Subtitles | لذا بمرور الوقت إذا لم تفعل شئ لهذا التركيب سينهار ويسقط. |