"zamansal" - Translation from Turkish to Arabic

    • الزمني
        
    • الزمنية
        
    • زمنية
        
    • زمني
        
    • الزمنى
        
    Bu bölgedeki Zamansal aktiviteleri izle. Open Subtitles تتبع أثر النشاط الزمني في هذا المكان يا يانتو
    Zamansal Büro ne kadar harcadığına bakmaz. Open Subtitles المكتب الزمني لا يهتم بمقدار المال الذي تنفقه
    Aklıma ilk gelen oydu. Sen Zamansal kutuplaşmayı ayarladın mı? Open Subtitles هذا أول ما فكرت به، هل عدلت القطبية الزمنية ؟
    Zamansal kurallara da bakarsak, sen ölürsen torununun varlığı da son bulur. Open Subtitles وبأخذ قوانين الميكانيكا الزمنية في عين الاعتبار، إن مُت، لن يوجد حفيدك.
    Zamansal domino etkisi. İşte bu yüzden tarihin akışına müdahale edemeyiz. Open Subtitles ،متتالية تأثيرات زمنية .لهذا لا يتعين أن نتدخل في مسار التاريخ
    Çok boyutlu, üç katlı şifre sistemi, Zamansal arayüz. Open Subtitles متعددة الأبعاد، مشفرة ثلاثيا، واجهة زمنية
    Zamansal bir kovuk. Başka bir şey olduğunu biliyordum. Open Subtitles إنه جيب زمني لقد علمت أن هنالك شيئا آخر هناك
    İki yöne de sıfır noktasından 53 yıl uzağı aşan seyahatlerde Zamansal anaforların sonuçları parçalanmadır. Open Subtitles السفر من نقطة الصفر حتى 53 عام في كلا الاتجاهين، سيؤدي في أعقاب الزمني إلى التفكك.
    Zamansal yer değiştirmeyi bulduk ve nasıl olduysa onu sıkıcı hâle de getirdik. Open Subtitles لقد حققنا النزوح الزمني ووجدنا طريقة لجعله ممل بشكل لا يصدق
    12 Maymunlar'ın da orada olduğunu ayrıca yaptıklarının Zamansal anormalliklere sebep olduğunu da biliyoruz. Open Subtitles و أعلم أن الإثنا عشر قردا هناك ايضا و لا شك بأن لهم يد في الإضطراب الزمني الهائل
    Zamansal radyasyona maruz kaldığı için hücre içi dejenerasyonu hızlandı. Open Subtitles التعرض للإشعاع الزمني أدى إلى زيادة معدل تدهور الخلايا
    Zamansal değişimler ara sıra zaman boyunca yankılanabilir ve fiziksel olarak bir objeyi bir yerden diğerine taşıyabilir. Open Subtitles التغييرات الزمنية أحياناً تصدر صدى عبر الخط الزمني وتحرك الأغراض مادياً من مكان لآخر
    Zamansal yarıkların genişlemesini sağladın. Zaman aradan sızıyor. Open Subtitles لقد تسببت باتساع التصدعات الزمنية والزمن ينزّ منها الآن
    Paradoksu önlemeniz Zamansal fırtınanın çekilmesini sağladı. Open Subtitles منع حدوث المفارقة نتج عنه تراجع للعواصف الزمنية
    Şimdi merceğimiz olduğuna göre makinenin Zamansal enerji yaymasını engelleyebiliriz. Open Subtitles ، الآن طالما لدينا العدسة المجمعة يمكننا إيقاف الآلة من تفريق المزيد .من الطاقة الزمنية
    Büyük bir Zamansal enerji patlaması tüm ekibi tarihin başka yerlerine dağıttı. Open Subtitles دفعة عالية من الطاقة الزمنية بعثرت فريقنا عبر التاريخ.
    - Zamansal mutasyon mu? Anladığımız dilden konuşun doktor. Open Subtitles طفرة زمنية باللغة الإنجليزية أيها الطبيب
    Pekâlâ, işte flaş haberler, Zamansal deprem zamanı. Open Subtitles حسنا إذا هذا خبر مهم، هذه هزة زمنية
    Yok edemezsin, Zamansal paradoks oluşur. Open Subtitles لا يمكنك ذلك قد يخلق هذا مفارقة زمنية
    Bir çeşit Zamansal müdahale ya da elektromanyetik artışların sebep olduğu sıradan bir zaman akışının örneği olabilir, bir anormallik. Open Subtitles يبدو كتدخل زمني نوعًا ما أو عينة عشوائية من تدفق زمني ناتجة عن تراكم كهرومغناطيسي تُعتبر حالة شاذة
    Makinenin nasıl çalıştığını çok iyi bilen birisi Zamansal erimeler meydana getirmeye çalışıyor. Open Subtitles شخص ما ملم بكيفية عمل آلتنا يحاول خلق ذوبان زمني
    Çikolatalı süte takıntın bir tür Zamansal kırılma yaşadığını simgeliyor olabilir. Open Subtitles هاجس حبك للشكولاته بالحليب يشير الى انك متورط بكسر الحاجز الزمنى ماذا تقصد

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more