Kafam fikir kaynıyor. Hayal gücüm öyle geniş ki, zapt edilemiyor. | Open Subtitles | رأسي يغلي بالأفكار، خيالي واسع جداً إنّه خارج السيطرة |
Bir hatun için çalışamam. Onlar zapt edilemez. | Open Subtitles | لا أستطيع العمل لدى إمرأة إنها خارجة عن السيطرة |
Uyarlanabilir bir maddeden oluşuyor. Yani her türlü gücü olanı zapt edebilir. | Open Subtitles | إنها مصنوعة من مادة قادرة على التأقلم فيمكنها احتواء كافة أنواع القوى |
Bulaşma büyük oranda zapt edildiğinde ve yayılma oranları dünya çapında önemli biçimde düştüğünde Dünya Sağlık Örgütü, muhtemelen pandeminin bittiğini ilan edecek. | TED | غالبًا ستُعلن منظمة الصحة العالمية عن انحسار الجائحة بمجرد أن يتم احتواء معظم العدوى وينخفض معدل الانتقال بشكل كبير في جميع أنحاء العالم. |
Anlamakta biraz zorlandığım için bağışla ama şaşı görmek için biraz erken bir vakit ...benim ikizim he zapt? | Open Subtitles | إغفر لى .. إذا بدوت بطئ الفهم لكن الوقت مبكر جدا هذا اليوم لأرى شبيها و لو حتى لى .. اليس كذلك يا زابت ؟ |
- Ters bişey mi var Colonel zapt? | Open Subtitles | - هل هناك ما هو على غير ما يرام يا كولونيل زابت ؟ - لا شئ يا صاحبة السمو |
zapt edip kontrol altında tutabilir ve insancıl bir ortam sağlayabiliriz. | TED | نستطيع أن نحتوي وأن نسيطر وأن نوفر بيئة انسانية |
Yani düşüncen, ruhu bir şekilde önce Martha'yı zapt etti, sonra da bana mı geçti? | Open Subtitles | أتظنين إذن أن روحها تمكنت بطريقة ما من السيطرة على مارثا ومن ثم إنتقلت إلي |
Denizdeki zapt edilemez bir dalga gibi | Open Subtitles | مثل موجة في المحيط لا يمكننا السيطرة عليها |
O zapt edilemez yezit, dünyamızı allak bullak etti. | Open Subtitles | هذا الوغد الخارج عن السيطرة قلب حياتنا رأساً على عقب بالتأكيد |
Ayrıca onunla baş başa kalırsam kendimi zapt edebileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | ولا أعلم إن كنت أستطيع السيطرة على نفسي ، إن أمسكته لوحده |
Ruh sarmaşıklarıyla çalıştığımız son seferde bir duvarı yakıp geçen ve bildiğim kadarıyla halen uzayda kuyruklu yıldızlar oluşturan, zapt edilemeyen bir patlama meydana geldi. | Open Subtitles | , آخر مرة عملنا بها على نباتات الأرواح صنع أنفجار لا يمكن السيطرة عليه الذي أشتعل عبر الجدار ويمكن أنه مايزال |
Emirleri biliyorsunuz, Albay. Bu bir zapt etme ve imha etme operasyonudur. | Open Subtitles | لديك أوامرنا أيها الكولونيل هذه عملية احتواء وتدمير |
Tehlikeli olabilecek Sentetikleri belirleyip zapt etmek için kurulmus bir uzman grubunu yönetiyor. | Open Subtitles | انه يدير مجموعه متخصصه لتتبع و احتواء الألات الخطيره |
En kötüsü onları zapt edip ilk ihlalden toparlayamadınız. | Open Subtitles | لكنّ الأسوأ أنّك فشلت في احتواء الخاضعين للمشروع واستردادهم من الخرق الأساسي. |
Ama zapt, sırrın korunması gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | لكن زابت قال لى أن السر يجب أن يُصان |
- Sadık Colonel zapt. | Open Subtitles | - انت شخص أمين يا كولونيل زابت |
Ama Colonel zapt olmayacak. | Open Subtitles | لكن ليس مع كولونيل زابت |
- Radyoaktiviteyi zapt etmeye çalıştığımız her defasında kaçıyor, yer değiştiriyor, saklanıyor. | Open Subtitles | في كل مرة اردنا ان نحتوي بها المواد المشعة تهرب ، تختفي ، تتحرك |
Seni zapt etmek için hastane hizmetlisini çağırmak istemediğimi biliyorsun. | Open Subtitles | تعرف بأنّني لا أريد أنْ أتصل بالمنظّمين، لتقييدك |
Güvenli, oldukça gizli olan, tek amacı zapt edilemeyenler dediklerimizi zapt etmek olan bir tesis. | Open Subtitles | إنها منطقة آمنة وسرية جداً هدفها الوحيد هو إحتواء ما لا يمكن إحتوائه |
Siberler, bu gezegendeki her bir kara parçasını zapt etti. | Open Subtitles | رجال السايبر يحتلون الآن كل البقاع على هذا الكوكب |
Onu zapt eden kisiyi oldurup kactigini soyleyebilirim. | Open Subtitles | ما يمكننا قوله أنه قتل مختطفيه و هرب |
Nasıl yakalayıp zapt edersiniz Bir bulutu? | Open Subtitles | كيف يمكنكن الإمساك بسحابة و تثبيتها بالأرض؟ |
Sonrasında kasabayı zapt edip, geceyi orada geçirebiliriz. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | ثم سوف نحتل البلدة, ونبقى بها في الليل, مفهوم؟ |