"zayıf olan" - Translation from Turkish to Arabic

    • الضعيف
        
    • الضعفاء
        
    • الضعيفة
        
    • الأضعف
        
    • الرجل النحيف
        
    zayıf olan yok edilirse güçlü olanın yapabileceği tek şey bunu kutlamaktır. Open Subtitles وإذا كان الضعيف هو من سيفنى فإن القوى هو المنتصر
    Şu sana bahsettiğim arkadaş. Kalbi zayıf olan. Open Subtitles إنه صديقى الذي أخبرتكِ عنه ذو القلب الضعيف
    zayıf olan yok edilirse güçlü olanın yapabileceği tek şey bunu kutlamaktır. Open Subtitles الأقوياء فقط يمكن أن ينتصروا إذا تمت ابادة الضعفاء
    Şuan çok zayıf olan bu çocuklar, bir sivrisinek ısırırsa ölecek. Open Subtitles الأطفالّ الضعفاء جداً، هم سَيَمُوتونَ إذا عضتهم بعوضة
    Yani zayıf olan çekim kuvveti artar ve hidrojenler kümeleşmeye başlar. Open Subtitles وهذا يعني ان القوة الضعيفة للجاذبية يمكنها السيطرة و تجمع كتل الهيدروجين معا
    Nispeten zayıf olan danışman taşı, bizim vezir dediğimiz güçlü kraliçe oldu. Belki de güçlü kadın liderlerlerinin o zamandaki yükselişinden ilham aldındı. TED وتم تبديل قطعة المستشار الضعيفة نسبياً بملكة أقوى - ربما مستوحاة من الزيادة الأخيرة من القيادات النسائية القوية.
    Bir kağıt parçasını alıyorsunuz zayıf olan elinizi kullanarak içine katlıyorsunuz, bana göre sol elim. TED الفكرة تتمثل بالتقاط قطعة من الورق وطيّها من الداخل باستخدام يدك الأضعف بالنسبة لي اليد اليسرى
    İşte orada. Ortadaki, zayıf olan. Open Subtitles الرجل الواقف بالمنتصف الرجل النحيف!
    Kendisinin altında bulunan zayıf olan... ancak beton döşemeyi gagalayabilir. Open Subtitles الضعيف منهم يمكن أن ينقر... الأرض التي يمشي عليها فقط.
    Enfeksiyon zaten zayıf olan vücudunu daha da zayıflatarak SMA' sının kötüleşmesine neden olmuş. Open Subtitles الإصابة ستزيد من الضغط على جسمه الضعيف أصلاً وستزيد من سوء الضمور الفقري العضلي لديه
    zayıf olan sensin ve asla sevgiyi ya da dostluğu tanımayacaksın. Open Subtitles أنت هو الشخص الضعيف ولن تعرف معنى الحب أو الصداقة
    zayıf olan yoluna devam eder, yumuşak olan inat eder. Open Subtitles الضعيف الواحد المتوافق والمعتدل الواحد يبقى
    zayıf olan güçlü olanın önünde eğilmeli. Open Subtitles الضعيف لا يستحق شئ اكثر من ان يقترب من القوي
    Akıl sağlığı zayıf olan hasta ve yaşlı kadınları ağına düşüren insafsız bir dalaverici ve üçkâğıtçıdır. Open Subtitles إنه مجازف لا يرحم ومجرم بارع يفترس الضعفاء عقلياً والسيدات العجوز المريضة،
    Yaşlı ve zayıf olan ve ayakta duramayanları kırbaçladılar. Open Subtitles -بعض كبار السن الضعفاء لم يتمكنوا من مجاراة الركب ، فتم جلدهم
    Güçlü olan yaşarken zayıf olan ölür. Olay bundan ibarettir. Open Subtitles "الأقوياء يعيشون، و الضعفاء يموتون ذلك هو الواقع ببساطة"
    zayıf olan kolu bükebilirsin, Open Subtitles كان عليك ان تستقوي على الضعيفة
    O zayıf olan halka değil. Open Subtitles ولكنها ليست الحلقة الضعيفة
    Çünkü zayıf olan her zaman sendin. Open Subtitles لأنك لطالما كنت الضعيفة.
    Kuzey Amerika'ya özgü 4000 türden hiçbiri zayıf olan korunmasızken, güçlüye saldırmaz. Open Subtitles ليس أي من ال 4,000 نوع التي تعيش بشمال أمريكا.. ستهاجم الأقوى حين يكون الأضعف متاحاً.
    Peki ya güya daha zayıf olan türler her zaman bir adım önde olur? Open Subtitles ولمَ تظلّ فرضيًّا الفصائل الأضعف متقدّمة بخطوة؟
    Hayır, bu sadece Doğa Ana'nın zayıf olan bebeği dışarıda bırakma yolu. Open Subtitles كلاّ، إنّها الطبيعة الأم في اختيار الجنين الأضعف
    Ortadaki, zayıf olan. Open Subtitles الرجل الواقف بالمنتصف الرجل النحيف! (أليك)!

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more