"zayıflıyor" - Translation from Turkish to Arabic

    • يضعف
        
    • تضعف
        
    • يتلاشى
        
    • أضعف
        
    • ضعفا
        
    • ضعفاً
        
    • يفقد قوة
        
    • تنحف
        
    Gerekli bu ülke zayıflıyor Open Subtitles إنهمنالضروري, هذا البلد بدأ يضعف
    Kalkanlar zayıflıyor ve bazı silahlar devre dışı. Geminin birçok bölümü karardı. Open Subtitles الدرع يضعف و لدينا بعض الأسلحة لا تعمل
    Kalkanlar zayıflıyor ve birkaç silah platformu devre dışı! Open Subtitles الدرع تضعف و العديد من محطات الأسلحة ذهبت
    Atalarımızla olan bağlantımız zamanla zayıflıyor. Önce ekersin, sonra da hasat edersin. Open Subtitles صلتنا بأسلافنا تضعف بمضيّ الوقت، إنّها مسأله زرع وجنيْ
    Monarşi'ye geri dönülmesinin, iç savaş yüzünden parçalanmış krallığa istikrar getireceği umudu zayıflıyor. Open Subtitles على أمل أن الحكومة تستعيد النظام الملكي وتجلب الاستقرار الى العالم الذي تمزقه الحرب الاهلية وقد يتلاشى الخوف من أن أخيه جيمس الرومي الكاثوليكي قد يتولى على العرش بعد أخيه ويفتح الجروح الدينية القديمة
    Ama gittikçe kolaylaşıyor. Çünkü o gittikçe zayıflıyor, bense gittikçe güçleniyorum. Open Subtitles و لكن الأمر أصبح أسهل ، لأنها تصير أضعف و أنا أصير أقوى
    Çünkü her yaptığında ölümlü yanı biraz daha zayıflıyor ve ölümsüz yanı biraz daha güçleniyor. Open Subtitles لأنّه في كلّ مرة يفعل ذلك، الجزء الفاني يزداد ضعفا والجزء الخالد يزداد قوة
    Bu denge zayıf olmakla kalmıyor; daha da zayıflıyor. TED فهو لا يعد ضعيفاً فقط؛ وإنما يزداد ضعفاً
    Delip geçmiş. Nabzı zayıflıyor. Open Subtitles اخترقت الرصاصة جسدها وخرجت، النبض يضعف
    Tereddüt etmiyorum kararlılığım zayıflıyor. Open Subtitles لن يضعف قراري ولو لثانية.
    Nabzı zayıflıyor. Open Subtitles في الحاضر نبضها يضعف
    Asalak hala zayıflıyor. Open Subtitles ما زال الطفيلي يضعف
    Güç alanı kesinlikle zayıflıyor. Open Subtitles ولكنه يتسع أكثر مما يضعف
    Şu anda ne zaman kesilse yaşam gücü zayıflıyor. Open Subtitles الآن في كل مرة ينزف فيها، تضعف قوة الحياة بداخله.
    Borçlar arttıkça devlet politikaları zayıflıyor. TED عندما يرتفع الدين تضعف السياسة
    Yaz mevsimi yerini sonbahara bırakırken güneydeki sıcak su akıntısı zayıflıyor ve soğuk Antarktika suyu kuzeye ilerliyor. Open Subtitles بينما ينتهي الصيف ليحلّ الخريف تضعف التيارات الدافئة المتدفقة من الجنوب وتتقدّم مياه القطب الجنوبي الباردة للشمال أكثر، أقرب لليابسة
    Güneşin gücü zayıflıyor ve plankton sayısı azalıyor. Open Subtitles .... تضعف الشمس ومعها ينحسر ازدهار العوالق
    Annem her geçen saat zayıflıyor ve kışı çıkaramayacak diye korkuyorum. Open Subtitles " والدتنا بدت تضعف كل ساعة تمُر" " و أخشى إنها لن تصمد خلال الشتاء "
    Nabız zayıflıyor. Bana kalp malzemeleri kutusunu ver. Open Subtitles إن النبض يتلاشى إرمي عليّ صينية القلب
    Sinyal zayıflıyor. Open Subtitles الصدى يتلاشى ..
    Maruz kalıyorlar. Vücut artarak zehri emiyor, ve zayıflıyor. Savaşamıyor ve peşinden ölüm geliyor. Open Subtitles إنه إغراء,الجسد يمتص كميات متزايدة منه فيصبح أضعف و لا يمكنه المقاومة ثم يلي الموت
    İki şeye dikkat, kendisi zayıflıyor, ve kendisine ABD tarafından çok fazla ihtimam gösterilse bile, İran'da büyük bir oyuncu değil, TED نلاحظ شيئين , أنه في طريقه ليكون أضعف , بينما يأخذ الكثير من الإهتمام في الولايات المتحدة , فهو ليس لاعب أساسي في إيران ,
    Güçlüler zayıflıyor ve şu peş para etmez adamlar gibi gidiyor. Open Subtitles بينما يغدو القوي أكثر ضعفا و يغادر... هؤلاء الولدان المتغطرسان أصبحا أكثر شجاعة...
    Çınlama Dünya'ya giden yol giderek zayıflıyor. Open Subtitles ... الحلقات .. الطريق للأرض .. يزداد ضعفاً
    Cap'in bilekleri zayıflıyor. Open Subtitles أنا قلق على الكابتن يفقد قوة كاحله
    Kız, zayıflıyor da zayıflıyor. Open Subtitles إنّها تنحف باستمرار ..

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more