| Bu sistem zekayı ve İngilizce bilgisini ki biraz keyfi-- bir araya getiriyor. | TED | هذا النظام يساوي بين الذكاء ومعرفة اللغة الإنجليزية الذي هو تعسفي للغاية |
| Süper zekayı en güçlü seviyeye getirmekse baya zordur. | TED | الذكاء الفائق هو عملية تحسين قوية في الواقع. |
| Önemli nokta şu ki, süper zekayı kendi şişesinde sonsuza kadar kitli tutulabileceğine güvenmemeliyiz. | TED | والمغزى هُنا هو أنه يجب ألا يكون لدينا ثقة مطلقة في قدرتنا على الاحتفاظ بقدرات الذكاء الصناعي للغاية ضمن حدود السيطرة. |
| Bu nedenle, zekayı değil de, çoğaltıcıları göz önüne alalım diyorum. | TED | لذلك أنا اقترح أن نفكر في الذكاء , بل نفكر في معيدي التخليق |
| - Böyle bir zekâyı nasıl oluyor da bu tarz aptallıklarla harcayabiliyorsun? | Open Subtitles | -كيف يمكنك ان تبعثر ذكائك على تفاهات كهذه؟ ... |
| Bu alçak yapay zekayı yeryüzünden silmeden olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن اركل مؤخرة هذا الاحمق من منظمة العفو الدولية من وجه الارض |
| Yapay zekayı vücudunun alt kısımlarına da eklediğinizde işler ilginçleşmeye başlıyor. | TED | الآن ، سيصبح الأمر حقا مشوقا إذا أضفنا الذكاء الاصطناعي إلى الجزء الأسفل من الجسم أيضا |
| İnsan ve yapay zekayı doğrudan vücudumuza entegre ederek, bizim yerimize geçmesi yerine bizi geliştirmesini sağlamak. | TED | دمج الذكاء البشري والآلي مباشرة داخل أجسامنا زيادة لنا، بدلًا من التقليل من شأننا أو استبدالنا. |
| Simon ve Binet, testlerinin ölçtüğü yeteneklerin genel bir zekayı yansıtacağını düşündüler. | TED | اعتقد سيمون وبينيه أن المهارات التي قيمها اختبارهما ستعكس الذكاء العام. |
| Yapay zeka ile de, yapay zekayı yaratamamakla kalmayıp, henüz yapay aptallığı bile yaratamadılar. | TED | في حالة الذكاء الإصطناعي، لم يستطيعوا خلق ذكاء إصطناعي, ولا حتي غباء إصطناعي. |
| Senin zekanla ve benim zekayı istismar etmedeki yeteneğimle, onları bir araya getirmek için bir plan bulabiliriz. | Open Subtitles | بذكائك المكتسب وقدرتي على إستغلال ذوي الذكاء المكتسب يمكننا الخروج بخطة ذكية لإرجاعهم معاً |
| Araplar zekayı ayakta tuttu. -Doğru. | Open Subtitles | لكن العرب حافظوا على الذكاء لمدة هذا صحيح |
| Sabotaj ya da egzozu havalandırmaya vermek için yapay zekayı kullandılarsa izini bulmamız aylar sürer. | Open Subtitles | لو إستخدموا الذكاء الإصطناعي لتخريب أو إعادة توجيه الدخان إلى نظام التهوية هذا قد يستغرق منّا شهورا لتعقبه |
| Bu yaratıcı zekayı benim hastamın karaciğerine yönlendirmen mümkün mü? | Open Subtitles | هل هناك أي فرصة لتوجيه هذا الذكاء الخارق باتجاه كبد مريضتي؟ |
| Muhtemelen tersine işleyen bir mühendislik bilgisi ile gerekli olan yapay zekayı tekrardan yarattın. | Open Subtitles | ربما صنعتها بناء على أحد إختراعاتك الأخرى بناء على رغبة أحدهم فى إستغلال الذكاء الإصطناعى الذى إبتكرته لأغراضه الخاصة |
| Yapay zekayı eğitme aşamasındaydık testlerinin tamamını sürdürmeyi durdurana dek. | Open Subtitles | إننا في خضمّ عمليّة تدريب الذكاء الإصطناعي، عندما توقّف عن إجراء كلّ إختباراته |
| Bizim muazzam bir simülasyon olduğumuzu ve yapay zekayı simüle ettiğimizi varsayalım. | Open Subtitles | لنفترض أن لدينا محاكاة ضخمة .. و أننا نحاكي الذكاء الإصطناعي |
| Ama yapay zekayı fiziksel olarak kırabilecek bir arayüz yapabilirim. | Open Subtitles | لكن يمكنني أن أبني لك وصلة مادية لإختراق الذكاء الإصطناعي... |
| Bu yüzden ben yapay zekayı yenmeden önce sistemlerin açıldı. | Open Subtitles | لهذا إنظمتك فتحت قبل أن أهزم الذكاء الإصطناعي |
| Onlarla zekâyı ölçemezsin. | Open Subtitles | مهم، إنه لا يختبر ذكائك. |
| Bu alçak yapay zekayı yeryüzünden silmeden olmaz. | Open Subtitles | ليس قبل أن اركل مؤخرة هذا الاحمق من منظمة العفو الدولية من وجه الارض |
| Benim araştırmam bu: bilgisayarlara görsel zekayı vermek ve Leo için, dünya için daha iyi bir gelecek oluşturmak. | TED | هذا هو أملي أن أعطي الحواسيب ذكاءً بصريًا وأن أخلق مستقبلًا أفضل من أجل ليو ومن أجل العالم |