Ben umuyordum ki senin söylediğin zeytinleri alabirim. | Open Subtitles | كنت آمل ان احصل على الزيتون التي قلتي أن بامكاني الحصول عليها |
Ben umuyordum ki senin söylediğin zeytinleri alabirim. | Open Subtitles | كنت آمل ان احصل على الزيتون التي قلتي أن بامكاني الحصول عليها |
zeytinleri prese alıyoruz ve zeytinlerimin yeterince preslendiğinden emin olmak için gerektiği kadar bekliyorum. | Open Subtitles | آخذ الزيتون إلى العصر و أبقى بجوار العصارين لأتأكد انهم سيعصرون زيتوناتي مباشرة |
Kitty, şu zeytinleri dilimleyebilir misin lütfen? | Open Subtitles | كيتي ، هلّا قطعتِ لأجلي بعضًا من الزيتون ؟ |
Lindsay zeytinleri, Jerry. | Open Subtitles | زيتون ليندساي يا جيري |
zeytinleri, yanında biraz cin ve vermouth ile ister misin? | Open Subtitles | هل ترغب بالزيتون مع الجِنّ و النبيذ |
zeytinleri arıyordum, ama sanırım bitmiş, | Open Subtitles | كنت أبحث عن الزيتون ، لكنني لم أجده |
turtayla zeytinleri birlikte yiyordum." | TED | وكان يأكل الزيتون مع الفطائر |
O zeytinleri alırken de çok gurulu değildi. | Open Subtitles | لم تكن فخورة بأخذ ذلك الزيتون |
Bu yarı çürümüş zeytinleri de mi yürütemeyiz? | Open Subtitles | أيمكنني سرقة الزيتون المتعفن؟ |
Tabi. zeytinleri dilimlerim. | Open Subtitles | بالطبع ، سأقطع الزيتون |
zeytinleri sevmedim. Çok küçükler. | Open Subtitles | أنا لا أحب الزيتون. |
Ben zeytinleri getirmeye gidiyorum. | Open Subtitles | سأضع الزيتون في الطاجن. |
Ama bu zeytinleri alıyorum! | Open Subtitles | لكنني سآخذ هذا الزيتون |
zeytinleri bulamıyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع إيجاد الزيتون. |
zeytinleri kalmamıştı. | Open Subtitles | لقد نفذ منهم الزيتون |
Şu zeytinleri halletsen? | Open Subtitles | هل يمكنك أن تجلب الزيتون يا (كين)؟ |
Anne Ve şu zeytinleri. | Open Subtitles | أمي - و الزيتون - |
Öyleyse zeytinleri ayır. | Open Subtitles | -فلتخرج الزيتون إذن |
zeytinleri, yanında biraz cin ve vermouth ile ister misin? | Open Subtitles | هل ترغب بالزيتون مع الجِنّ و النبيذ |